Kitap Tanıtımı |
Bu kitapta Osmanlı’dan günümüze havacılık alanında yapılan çalışmalara ilişkin genel bir araştırma ve bu araştırmanın sonucunda ortaya çıkan tablo okuyucuların ilgisine sunulmuştur. Türkiye’de özellikle son yirmi yılda savunma sanayi alanında çok önemli gelişmeler yaşandı. Bu gelişmelere bağlı olarak dünyanın birçok farklı noktasında bu gelişmeler konuşulmaya başlandı. Özellikle İHA ve SİHA’lar Türkiye’ye dönük ilginin merkezinde yer aldı. Elbette Türkiye’deki gelişmeler sadece bunlarla sınırlı değil. Şu anda Türkiye kendi imkânlarıyla savunma sanayi alanındaki ihtiyaçlarını kendisi üretmeye başlamış durumda. Bu gelişmeler ülkemiz adına umut verici. Ancak kimilerine göre bu alanda kendi ayaklarımızın üzerinde durabilmek için geç kalmış gibi görünüyorken kimilerine göre yaşanan tüm aksaklıklara rağmen bugün gelinen nokta çok önemli...Hazırlanan bu kitap ile tartışmalara mercek tutmaya ve Türkiye’nin son yirmi yılda yakalamış olduğu ivmenin neden geçmişte yakalanamadığını anlamaya çalıştık. Bu çerçevede özellikle havacılık alanında Osmanlı’dan itibaren yapılan çalışmaları, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte neler yapıldığını ve bu alanda yürütülen çalışmaları inceledik.Türkiye’de millî bir savunma sanayi dendiğinde hiç şüphesiz Vecihi Hürkuş, Selahattin Alan, Nuri Killigil ve Nuri Demirağ gibi isimler öne çıkıyor. Hürkuş, Alan ve Demirağ daha çok havacılık çalışmalarıyla bilinirken Killigil Paşa ise yerli silah üretimiyle tanınmaktadır. Bu kişilerin kısaca yaşantılarından, eğitimlerinden, devlet görevlerinden ve bu alandaki faaliyetlerinden bahsettik. Bunun yanında Türkiye’nin önemli iş insanlarından ve kazandığının neredeyse tamamını yine ülkesi için harcamaktan hiç çekinmeyen Nuri Demirağ ile ilgili biraz daha geniş bir tartışma yürüttük. Çünkü Demirağ’ın hikâyesi sıradan görülemez. Çok büyük bir emek, vatan sevgisi ve hayal kırıklığıyla dolu... Türkiye’nin savunma sanayi alanında yürüttüğü çalışmaların sürekli birileri tarafından engellenmeye çalıştığı çokça zikredilir. Kamuoyunda genel bir şüphe durumu söz konusudur. Adı konmamış bir müdahaleden bahsedilir ama kim, ne amaçla Türkiye’yi engellemek istemiş olabilir, açıkça belirtilmez. İşte Nuri Demirağ’ın yaşadıkları bu tartışmaların, bu spekülasyonların en somutlaşmış hâlidir. Ülkesi için gece gündüz demeden çalışan, üreten Demirağ, sonunda çok büyük bir hayal kırıklığı yaşar. Yaptıkları nedeniyle bırakın takdir edilmeyi bedel ödetilir; iflas eder. Yaptığı uçaklar hangarlarda çürümeye terk edilir. İşte bu nedenle Demirağ’ın hikâyesine ayrıca odaklandık. O dönemlerde yaşananları en geniş şekliyle tartışıp anlama gayreti içerisinde olduk. Türkiye’nin bugün geldiği nokta ile o dönemde yaşanalar arasındaki benzerlikleri göstermeye çalıştık. Dün Nuri Demirağ’ın Türkiye için ürettiği uçaklardan rahatsız olanlar vardı. Bugün de Bayraktar’ın İHA ve SİHA’larını tartışmaya açmak isteyenler mevcut. Bu iki itirazın ne kadar birbirine benzer olduğunu gördük.Bu kitap, bir ekip çalışmasının meşakkatli ve uzun bir sürece yayılan emekleri ile ortaya çıkabildi. Yazım ve araştırma süreçleri dikkat ve titizlikle ele alınarak tüm süreçlere hassasiyetle özen gösterildi. (Tanıtım Bülteninden) ) |