Kitap Tanıtımı |
İdari teşkilatımız içerisinde oldukça köklü bir geçmişe sahip olan teftiş mekanizması, iş ve işlemlerin iyi yürütülüp yürütülmediğini, görevlilerin vazifelerini hakkıyla ifa edip etmediklerini, suiistimalleri, yolsuzlukları ve usulsüzlükleri tespit edip, ortaya çıkaran bir fonksiyondur. Bu yönüyle, teftiş yapan ve teftiş edilen arasındaki ilişkinin insanlık tarihi kadar eski olduğu ve teftiş hizmetini kurumsallaştıran teftiş kurullarının geleneksel bir yapı yahut hizmetin, idari teşkilat içerisindeki tezahürü olduğu söylenebilir.
Teftiş mekanizması idarenin en önemli fonksiyonlarından birisidir. Bu mekanizma sayesinde geçmişte yapılan usulsüz işlemlerin hesabı sorulurken, geleceğe yönelik olarak benzeri usulsüzlük ve yolsuzlukların yaşanmaması amacıyla tedbirler alınmaktadır.
Bürokrasi ve genel anlamda idare, kendine özgü çalışma kurallarına sahip bir yapıdır. Bu yapıda görev icra edenlerin hukuka uygun hareket etmeleri ve takdir yetkilerini idare ile vatandaşın lehine kullanmaları gerekir. Aksine davranışları önlemeye çalışan ve tespit eden fonksiyon, teftiş mekanizmasıdır. Bu anlamda yargı erki, en önemli desteği teftiş mekanizmasından alır. Bu mekanizma sayesinde yeri geldiğinde yargıyı meşgul edecek asılsız ihbar ve şikâyetler önlenmekte, yeri geldiğinde ise suç teşkil eden eylemler uzman gözüyle soruşturularak mahkemelerin önüne gelmektedir. Keza, teftiş mekanizmasına sıklıkla iktidar değişikliği dönemlerinde başvurulmakta, devlet yönetimi ve bürokrasiye yeni gelenler, görevlerinden ayrılanların dönemine ilişkin inceleme, soruşturma ve denetim yaptırmaktadırlar. Dolayısıyla teftişi icra eden müfettişlerin mesaileri halef selef değişikliği dönemlerinde artmaktadır.
Söz konusu mekanizmanın son yıllarda etkinliğini yitirdiği ve tartışmalı bir hale getirilerek, lağvedilmek istendiği bilinen bir gerçektir. Tasfiyesi gündemde olan teftiş fonksiyonunun Türk kamu yönetimi içerisindeki yerinin; tarihi geçmişi, kurumsallaşması ve günümüzdeki fonksiyonu itibariyle bilinmesinde ve bu sayede gerekli olup olmadığı hususundaki tartışmaların nihayete erdirilmesinde fayda mülahaza edilmiştir.
Bu saiki amaç edinen çalışmamızın ilk bölümünde, teftiş ve teftişle ilgili kavramların açıklanması yoluna gidilmiştir. İkinci bölümde ise teftiş mekanizmasının Osmanlı Devletinde itibaren tarihçesi üzerinde durulmuş ve cumhuriyetin ilanı ile birlikte bu sistemin önemli kurumlar içerisinde nasıl geleneksel bir yapıya büründüğü hususlarına değinilmiştir.
Üçüncü bölüm, günümüz teftiş kurullarının yapısı, görevleri ve bu sistem içerisinde yer alan görevlilerin yetiştirilmesine ayrılmıştır. Son bölümde ise teftiş sisteminin geleceği başlığı altında, bu sisteme ihtiyaç olup olmadığı, son dönemde teftiş sisteminde gerçekleştirilen yasal düzenlemelerle birlikte mevcut iradenin neyi amaçladığı sorularına cevap aranmıştır. Teftiş mekanizmasının durumunu yansıtan istatistiki bilgiler de bu bölümün konusudur. Sonuç bölümünde yer alan öneriler ise teftiş mekanizmasının tarihsel boyutuyla ve günümüz ülke gerçekleriyle değerlendirilmesi neticesinde oluşan tespitlerimizin bir yansımasıdır.
Çalışmamızda, teftiş mekanizmasının kurulması, kurumsallaşması ve bu mekanizmanın geleceğine ilişkin yeniden yapılandırma çalışmaları teknik açıdan ele alınmıştır. Bu nedenle, teftişin yargısal boyutu ve yargı ile olan ilişkisi çalışmamızın kapsamı dışında bırakılmıştır. |