Kitap Tanıtımı |
20. yüzyılın sonlarından itibaren ekonomiden politikaya, sağlık hizmetlerinden eğitime ve kültüre kadar neredeyse tüm alanlarda yeni anlayışlar gelişmiş, yeni ilkeler ve değerler ortaya çıkmıştır. Teknolojik gelişim, küreselleşme, liberal değerler, finansal piyasaların serbestleşmesi vs. gibi oluşumlar 21. yüzyılın başında köklü değişimlere yol açmıştır. Bu gelişmeler devletin işlevlerinin 19. ve 20. yüzyıla göre çok farklı ve önemli olacağını göstermekte, köklü değişimlere ihtiyaç duyulduğu her kesim tarafından ifade edilmektedir.
21. yüzyılla beraber çok sık kullanılan "sürdürülebilir kalkınma", "ekonomik istikrar" vs. gibi kavramlar yerini "yönetişim", "güven", "etkin devlet", "küresel rekabet" kavramlarına bırakmıştır. Gerek söylem, gerekse uygulama açısından değişim ihtiyacı artık bir zorunluluk haline gelmiştir. şüphesiz devletin rolü durağan olmayıp dinamiktir ve zamana ve ülkeden ülkeye değişebilmektedir. Devletin işlevleri nasıl tanımlanırsa tanımlansın, "etkin ve verimli" olması, ayrıca "saydam" yöntemlerle yerine getirilmesi şarttır.
Devlet üstlendiği işlevleri kurallar ve kurumlar aracılığıyla yerine getirmektedir. Belirlenen kurallar ve uygulayıcı kurumların kalitesi kamu sektörünün kalitesini yükseltmekte ve vatandaşların refahı artmaktadır. Aksi durum ise yoksulluk ve yolsuzluğun temelini oluşturmaktadır. Kamu sektörünün kalitesizliği ekonomik büyümeyi engelleyici, işsizliği ve enflasyonu artırıcı, ekonomik göstergeleri bozucu etkiler oluşturmaktadır. Devlet, her ne kadar ülkenin içinde bulunduğu sorunları çözmekte bir araç olarak görülse de, çoğu zaman sorunların kaynağı olabilmektedir.
Ekonomik konularda en fazla tartışılan alanlardan biri şüphesiz kamu sektörüdür. Kamu sektörünün ekonomik göstergelere etkisi, kamu sektörünün etkinliği, kamu sektöründe çalışanların performansı vs. gibi konular, tüm dünyada en fazla merak uyandıran ve incelenen konuların başında gelir. Bu gelişmeler, kamu sektörünün öneminden kaynaklanmaktadır. |