Kitap Tanıtımı |
Bu çalışmada, "eğitim bilimci" kimliği, eğitim bilimleri disiplininin sorunlarını irdelemede bir prizma olarak ele alınmıştır.
Eğitim bilimci varoluşu, eğitim bilimcilerin olduklarını iddia ettikleri şeyle mi (ontolojik boyut), yaptıklarıyla ve yapma biçimindeki özgünliklerle mi (epistemolojik ve metodolojik boyut), yoksa bunların her ikisini de üst belirleyen akademik topluluk aidiyetiyle mi anlamlandırılabilir?
Eğitim bilimciler özelinde, bilim insanı kimliğini konu edinen bu araştırma, "eğitim bilimci"yi özgün yetişme ve çalışma koşulları içinde daha yakından tanıma fırsatını sağlayarak eğitim bilimci kimliğinin içinde bulunduğu meşruiyet krizinin boyutlarına ve bu krizden nasıl çıkabileceğine dair önemli ipuçları sunmuştur. Araştırma bulgularından hareketle, Türkiye'deki eğitim bilimci varoluşunu, ne onların olduklarını iddia ettikleri şeyle, ne yaptıklarının ve yapma biçimlerinin özgüllük ve özgünlüğüyle ne de akademik topluluk aidiyetiyle anlamlandırmanın mümkün olduğu söylenebilir.
Türkiye'deki eğitim bilimci kimliğinin, -bir iktidar teknolojisi olan "kimlikleştirme" tuzağına düşmeden-, yeniden inşası gereğine işaret eden bu araştırma sonunda, söz konusu yeniden inşanın ancak eğitim bilimcilerin kendilerini akademik bir topluluk örgütlenmeleri ve yürütecekleri kolaktif çalışmalarla mümkün ve anlamlı olabileceği sonucuna ulaşılmıştır. |