Kitap Tanıtımı |
Çocukluk çağında cinsel istismara maruz kalmak çocuğun ruhsal dünyasını derinden yaralayan yaşamının akışında köklü ve olumsuz yönde kalıcı değişimlere neden olan etkileri tüm yaşamı boyunca devam eden acı ağır ve yıpratıcı bir süreçtir. Cinsel istismara maruziyet çocukların psikolojik sosyal ve bilişsel gelişimlerini etkileyen her yaşta her sosyo-ekonomik düzeyde her bölgede her türlü etnik grupta ve kültürde yaşanabilen evrensel bir sorundur. Giderek artan dünya nüfusu yanında sosyal yapının hızlı değişimi büyük aile yapılarının zaman içerisinde değişerek yerini çekirdek aile yapısına bırakması değişen sosyo-ekonomik koşullar nedeniyle küçük yerleşim birimlerinden büyük kentlere göçlerin artması ağırlaşan yaşam koşulları ve değişen sosyal yapıya bağlı olarak manevi değerlere verilen önemin zamanla azalması gibi nedenlerle çocuğa yönelik cinsel istismar vakalarının geçmişte olduğundan daha fazla yaygınlık gösterdiği ve sayılarının giderek arttığı bilinmektedir. Ancak resmiyete yansıyan istismar vakası sayılarının artışında konunun televizyon gazete gibi görsel ve yazılı medyada daha fazla yer alarak halkın bilinçlenmesinin sağlanması mağdurların hakkını araması konusunda yüreklendirilmesi sağlık meslek mensupları yanında okuldaki rehberlik öğretmenlerine ve diğer öğretmenlere yönelik eğitimlerle istismardan şüphelenme istismarı öğrenme ve ihbar edilme oranlarının artmasının da etkili olduğu bir gerçektir. Resmiyete yansıyan cinsel istismar vakalarının sayısında artış görülmesi olayın gizli kalmaması olayla ilgili olarak gerekli yargılamanın yapılarak failin / faillerin hak ettiği cezayı alması mağdurun mağduriyetinin bir nebze de olsa giderilmesi ve adaletin tecellisi yönünden büyük önem taşımaktadır. Buna karşın uygulamada şikayet veya ihbarı takiben mağdurun farklı resmi birimlerde defalarca olayı anlatmak ve farklı hekimler tarafından muayene edilmek zorunda bırakılması mağdurun ikincil - üçüncül örselenmelere maruz kalmasına neden olmaktadır. Çocuğun tekrarlayan örselenmelerden korunması ihbar / şüphe durumunda ön görüşme - adli görüşme - adli ve psikiyatrik muayene ve psiko-sosyal değerlendirme işlemlerinin tek merkezde gerçekleştirilmesi amacıyla Çocuk İzlem Merkezleri’nin kurulmasına karar verilmiş olması Ülkemiz adına son derece iyi niyetli ve önemli bir adım olmuştur. Ancak kurulum aşamasında bu konuda örnek bir yapılanmayı daha önce sağlamış olan ülkeler model olarak alınırken bizim Ülkemizin yasaları sosyo-kültürel dinamikleri her ildeki eğitim ve araştırma hastanelerinin konumu merkeze uzaklığı fiziki şartları hatta kendisine dahi yetmeyen kapasitesi hastanede merkez için ayrılacak boş alanın bulunmaması donanım ve ödenek kısıtlılığı personel sıkıntısı gibi faktörler göz önüne alınarak Çocuk İzlem Merkezleri Ülkemiz koşullarına uygun bir modele evrilmiştir. Dolayısıyla Ülkemiz genelindeki merkezlerde standart bir yapılanma ve donanım temin edilememiştir. Bu durum da uygulamada merkezlerin ortak sorunları yanında her merkezin kendine özgü bazı sorunlar yaşamasına neden olmuştur. Şehir merkezlerinde bulunan eğitim ve araştırma hastanelerinde yer sıkıntısı had safhada bulunduğundan merkezler hakkında yapılan toplantılarda yeni kurulacak her hastane projesinde hastane giriş katında Genelge’ye uygun bir Çocuk İzlem Merkezi yapılanmasının sağlanmasının uygun olacağı görüşü tarafımızca dile getirilmiş ancak o zamanın dinamikleri içerisinde bu teklifimiz karşılık bulamamıştır. Elbette ki merkezlerin kuruluşu ve yaygınlaşması Ülkemiz için çok önemli bir gelişmedir ve çocuklarımıza önemli bir hizmet sağlamaktadır. Ancak mevcut merkezlerdeki sorunlar çözülmeden yeni merkezlerin açılmasına odaklanılması çoğu merkezdeki sorunların yeni açılanlarda da devam etmesine neden olmaktadır. İlk pilot uygulamaya başlanmasından bu yana yaklaşık on iki yıl geçtiği halde Çocuk İzlem Merkezleri ile ilgili yönetmeliğin son hali belirlenerek günümüze değin yürürlüğe konulmamış olması da uygulamadaki bazı sıkıntıları beraberinde getirmiştir. Esasen mevcut sorunların tümünün çıkarılacak yönetmelik ile birlikte biraz çaba ayrılacak yeterli ödenek ve kadro desteği ile çözülebilecek nitelikte bulundukları da bir gerçektir. Şüphesiz ki çocuklarımızın hiçbir şekilde ihmal ve istismar edilmediği günlere bir an önce kavuşmak en büyük dileğimizdir. Bu günleri görene değin gerek mağdur gerekse suça sürüklenen tüm çocuklarımızın uluslararası düzeyde standart fiziki koşullara donanıma ve personel yapılanmasına sahip olan Çocuk İzlem Merkezleri’nde ikincil - üçüncül örselemelere maruz kalmadan gerekli tıbbi ve hukuki süreci yaşayabileceği günlere en kısa sürede ulaşabilmekte en önemli temennimizdir. Kitapta Çocuk İzlem Merkezlerinin kuruluş amaçlarını ve bu süreci merkezlerdeki işleyişi istismar mağduru çocuklar için yürütülecek yasal süreç ile ilgili mevzuatı Antalya Çocuk İzlem Merkezi deneyimini merkezlerin sorunlarını çözüm önerileri konusundaki bilgi ve tecrübelerimizi konu ile ilgilenen meslek profesyonelleri ile paylaşmayı amaçladık. Kitabımızın çocuk ihmali ve istismarı konusuna gönül vermiş olan konuya ilgi duyan tüm meslek gruplarına (hekim, psikolog, hemşire, ebe, sosyal hizmet uzmanı, hukukçu ve benzeri meslek mensuplarına) bu meslek alanında eğitim alan tüm öğrencilerimize yüksek lisans ve doktora eğitimi alan araştırma görevlilerine akademisyenlere faydalı olmasını umut ediyoruz. Okurlarımıza en derin saygılarımızla… Uzm. Dr. Fatmagül ASLAN Prof. Dr. Zehra Zerrin ERKOL (Tannıtım Bülteninden) ) |