Kitap Tanıtımı |
Elinizdeki eser esasen "Türk Milli Eğitim Sisteminin Çocuk Hakları Sözleşmesinin Eğitim Hakkı İlkeleri Doğrultusunda Değerlendirilmesi" başlıklı yüksek lisans çalışmasının geliştirilmiş halidir. Bu çalışmada; çocuk, çocuk hakları ve eğitim hakkı kavramı, çocuk haklarının ulusal ve uluslararası hukuk düzleminde ortaya çıkışı, çocuk haklarına ilişkin temel ilkelerin tarihsel süreç içinde Türk Milli Eğitim sistemindeki yeri ve gelişimi ele alınıyor, irdeleniyor. Çalışma, konunun içeriği gereği disiplinlerarası bir yaklaşımı zorunlu kılmıştır. Zira eğitim alanındaki gelişmeler, hukuksal tasarrufların neticesinde şekillenmektedir. Fakat araştırmada, eğitim ve hukuk gibi iki farklı disiplin söz konusu olsa da başlıktan da anlaşılacağı üzere çocuk hakları özelinde, insan hakları yaklaşımı temelinde hareket edilmiştir.
Araştırma kapsamında ulusal ve uluslararası mevzuat gözden geçirilmek suretiyle konunun öncelikle hukuksal ve kavramsal boyutları ele alınmıştır. İlerleyen bölümlerde ise bu konudaki teorik çalışmalarda umumiyetle göz ardı edilen somut, ölçülebilir ve uygulanabilir olma hususları dikkate alınarak alandan verisel incelemelere yer verilmiştir. Bu minvalde Türkiye'nin genel durumunu yansıtır nitelikte olan Beykoz ilçesi örneği incelenmiştir.
Araştırma kapsamında resmî ilk ve orta dereceli okullarda görev yapmakta olan 292 öğretmen, 73 yöneticiye Çocuk Hakları Sözleşmesinin eğitim hakkı ilkeleriyle ilişkili hazırlanan yirmi soruluk bir anket uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda; araştırmaya katılan öğretmenlerin %47,9'u, yöneticilerin ise %20,5'inin Çocuk Hakları Sözleşmesini hiç okumadığı tespit edilmiştir. Çocuk Hakları Sözleşmesinin eğitim hakkı ilkelerine yönelik sorulan sorular aracılığıyla da öğretmen ve yöneticilerin Türk Milli Eğitim sisteminin Çocuk Hakları Sözleşmesinin eğitim hakkı ilkelerinde belirtilen kriterleri kısmen taşıdığı belirlenmiştir. Devletin uzun yıllardır çeşitli hukuki düzenlemeler ve çalışmalar ile eğitim hakkı alanında çaba sarf ettiğini düşünürsek, varılan noktanın hiç de tatmin edici olmadığı açıktır. Diğer yandan yapılan araştırmada çocuk hakları eğitimi alan öğretmen, yönetici ve velilerin eğitim sürecine daha fazla katkı sağlayacağı açıkça anlaşılmıştır. Bu bakımdan meseleye iyimser bakıldığında, ilgili kesimlere yönelik yapılan çalışmalar artırıldığında olumlu neticelerin alınması mümkün görünmektedir.
Çalışmanın son kısmında; araştırmanın neticelerinden yola çıkarak Türk Milli Eğitim sisteminde, Çocuk Hakları Sözleşmesi bağlamında, eğitim hakkına yönelik çalışmaların neler olabileceği üzerine somut öneriler veya önermelerde bulunduk. Zira çocuk haklarının ve temelde insan haklarının bir gereği olan eğitim hakkının, kapalı salon toplantıları konusu olmaktan ya da pratik değeri olmayan bürokratik yaklaşımlardan uzak ele alınması gerekmektedir. Nitekim eğitim hakkı ile ilgili altına imza atılan ulusal ve uluslararası yükümlülükler ancak okullarda hayata geçirildiği oranda yerine getirilmiş olacaktır. |