Kitap Tanıtımı |
İnsan, her yönüyle doğayla iç içe bir canlıdır; onun üretim ve birikimi, geçmiş deneyimler üzerine inşa ettiği ussal yapısı, ilişki içinde olduğu doğal fenomenlerden ayrı değerlendirilemez. İnsan, diğer türler arasında temel ekolojik ilkelere meydan okuyarak kültür üretebilmiş tek canlıdır. Dolayısıyla insanın kendine ve çevresine koyduğu kurallar, yasaklar ve sınırlar, aynı zamanda kendi doğasına egemenlik kurma isteğine de yanıt vermiştir. İnsanlık tarihinin karanlık dönemlerinde ortaya çıktığı varsayılan ve insanlığın ilk yazısız yasası olarak kabul gören tabu, toplumsal evrimin basamaklarında çeşitli işlevlerle yaşatılmış, tarihsel süreçte ilk toplumsal kuralların, dinin ve en önemlisi de ahlakın temellerini oluşturmada etkin bir biçimde yer almıştır. Bu çalışma, tabu tartışmalarından yaklaşık yüz yıl sonra, iddialı olmadan, evlilik gelenekleri bağlamında tabuyu yeniden gündeme getirmeyi hedeflemiştir. Çalışmada günümüzde geleneksel anlamda etkinlik alanları oldukça daralmış olsa da tabunun yeni biçimlerle yeniden üretildiği, toplum içindeki bireyler arasında davranış kurallarını, tutum ve tavırları düzenlemeyi sürdürdüğü varsayımından hareket edilmiştir. Çalışma, tabunun ve ona bağlı kaçınmaların kökenini sorgulamakla birlikte yapısal ve işlevsel niteliklerinin çözümlenmesine de odaklanmıştır. Böylece geleneksel toplumun cinsiyet rolleri ve sınırları, evlilik perspektifi, ekonomik ve toplumsal koşullar çerçevesinde incelenmiştir. |