Kitap Tanıtımı |
Türkiye'de İslam, Batıda modernitenin ortaya çıkması, modernizmin İslam dünyasında yaygınlaşmasıyla birlikte çok farklı şekilde algılanmaya, anlaşılmaya başlandı. Müslümanların Batı karşısındaki yenilgisinden sonra İslam bir "din" olmanın ötesine taşınarak "ideolojik" yönelimlerin kapsamı içinde değer kazandı. Temel hatlarıyla İslamcıların, Kemalistlerin (Batıcıların) ve Muhafazakârların (Milliyetçilerin) Türkiye'nin gelişmesi ve güçlenmesi için, Müslümanların yeniden Batı karşısında üstünlüğü ele geçirmesi için getirdikleri teklifler arasında İslam "kurucu güç" olarak düşünülmüyor. İslamcılar İslam'ı "din" olmanın ötesine taşıyıp, modern dünyada onu ideolojik bir kimlik haline getirerek, yeni bir medeniyet inşası için Müslümanları yönlendirebilecek en önemli güç olarak görüyorlar. İslamcılık İslam'ı bir ideoloji olarak algılamasına rağmen, onu dünya ve ahiret hayatına, birey, toplum ve devlet ilişkilerine müdahil olabilecek en kuvvetli etken fikrinde birleşirler.
Kemalistler ya da Batıcılar, İslam'ın medeniyet iddiasını kesinlikle reddederler. İslam'ın dünyaya, insana, topluma ve devlet yönetimine söylediklerini törpüleyerek dini "Allah ile kul arasındaki" "bilinmez" sahaya yerleştirir. Muhafazakârlar ve milliyetçiler için İslam iki görüşün anlayışlarını sentezler. Muhafazakârlık ve milliyetçilik için önemli olan dindir; İslam değil! Din bir toplumun en önemli yapıtaşıdır. 1000 yıldır bu vazifeyi İslam sağladığına göre din, İslam'dır. Toplum ne İslamcıların algısındaki gibi ideolojik bir dini ne de Kemalizmin radikal modernliğini kabul eder. |