Kitap Tanıtımı |
Din kendisine kulak verilen bir çağrı, hayatımızı ve kendimizi değiştirmeyi talep eden bir sesleniş olmaktan çıkıp istediğimiz gibi kullanabileceğimiz bir araç hâline nasıl gelir? Dinin bir mesajdan bir araca dönüşümü belki tarih boyunca din ve siyaset ilişkisinin özetidir. Bütün dünya dinlerinin ilk vazedildikleri, değiştirmeyi hedefledikleri toplumlar tarafından kabul edildikten sonra millîleştirilmesi bir sosyolojik kural gibi. Hristiyanlığın Romalılaştırılması, Protestanlığın Anglikanlaşması, İslam'ın Emevileşmesi veya Şiileşmesi... Cumhuriyet Türkiye'sinde dini millîleştirme arzusu, İslam'ı Protestanlaştırma ile radikal sekülerleşme arasında bir yol bulmaya çalışırken, bir yandan da Alevi İslamı veya kültürel İslam, Türk İslamı'nı temsil edecek terkipler olarak kurgulandı. Yasin Aktay hem Aleviliğin hem de Protestanlığın bu süreçte nasıl icat edildiklerini eleştirel bir yaklaşımla ortaya koyuyor. Alevilerin kendi İslam yorumları gayriresmî, sapkın kılındığı ve ayrımcılığa uğradığı hâlde cumhuriyet projesine sadakatlerini nasıl ve neden sürdürdüler? Aktay, bütün bu arayışların tarihini ve sosyolojik imkânlarını ortaya koyarken, Türk İslamı idealinin zamanla devletin bir projesi olmaktan çıkıp sivil bir ideolojiye dönüştüğünü de tespit ediyor. Tam da bu sivil düzeyde kendi İslam'ını Türk İslamı olarak başkalarından ayrıştırmanın nedenlerini ve psikolojik kökenlerini irdeliyor. Hem İslami ilimlere hem sosyolojiye olan hâkimiyetiyle Aktay, Maturidi, Hanefi ve Anadolu İrfanı bileşenlerine vurgu yapılan yeni ve sivil bir millî din söyleminin arka planını eleştirel bir yaklaşımla irdeliyor. (Tanıtım Bülteninden) ) |