Kitap Tanıtımı |
Ceza hukuku tarihinde İftira suçu, kasten adam öldürme, ırza geçme, hırsızlık gibi tarihin en eski suç tipleri içerisinde ve tüm hukuk sistemlerinde yer almış bir suç tipidir. İftira suçsuz olduğu bilinen bir kişiye işlemediği bir suçu isnad etmek olarak tanımlanmaktadır. İftira ahlaki, vicdani yönü ile birlikte hukuki boyutuyla tartışılması ve incelenmesi bitmeyecek bir suç tipidir. İftira sadece Türk hukukunda değil, pek çok ülke hukukunda da tartışılan ve bazılarının adliye aleyhine, bazılarının kişi aleyhine işlenen bir suç tipi olarak kabul ettikleri bir fiildir. İftira hiç şüphesiz gerek bireyle gerekse adliye ile olan bağlantısı dikkate alındığında adil yargılanma hakkını koruyan bir suç tipidir. Masumiyet karinesi ve kişinin şeref ve haysiyetini içinde barındıran iftira gerek 765 sayılı eski TCK’da gerek 5237 sayılı TCK’da ayrıntılı bir biçimde yerini almıştır. Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitabının Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler başlıklı dördüncü kısmının “Adliyeye Karşı Suçlar” başlıklı ikinci bölümünün ilk suçu tipi olarak TCK.m.267’de düzenlenmiştir. Biz de bu çalışmamızda Kanun’da ve uygulamada iftira suçu inceleyeceğiz. Kavramsal ve karşılaştırmalı hukuktaki açıklamalarımızı kısa tutarak, İftira suçunun yine adliyeye karşı suçlar içerisinde yer alan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması, suç üstlenme, suç uydurma suçları ile karşılaştırılması ile birlikte, bireyin şeref ve haysiyeti ile bağlantılı olması nedeniyle de hakaret suçu yönünden karşılaştırılması da çalışmamızda yer alan alt başlıklardır. Bu karşılaştırma sonunda iftiranın unsurlar yönünden değerlendirmesini yaparak bu suçun önemini bir kez daha vurgulayacağız. (Tanıtım Bülteninden) ) |