Kitap Tanıtımı |
Zbigniew Brzezinski'nin de dediği gibi Avrasya, küresel üstünlük mücadelesinin oynandığı bir satranç tahtasıdır ve mücadele jeopolitik çıkarların stratejik idaresini de içermektedir. 1940'lı yıllarda Adolf Hitler ve Joseph Stalin'in de üzerinde anlaşmaya vardıkları gibi Avrasya dünyanın merkezidir ve onu kontrol eden dünyayı da kontrol eder. Avrasya, 21. yüzyılın mücadele bölgesi olmaya adaydır. Rusya bu mücadelede başarısız BDT denemesinden sonra Avrasya Ekonomi Birliğini kurmuştur. Çin ise Yeni İpek Yolu Ekonomi Kuşağı Projesi ile bu yarışa dâhil olmuştur. Türkiye'nin de içinde bulunduğu Türk Konseyi ve ABD'nin Büyük Orta Asya Projesi Avrasya'nın diğer alternatifleridir. Günümüzde Rusya'nın dış politikasını yönlendiren Avrasyacılık aynı zamanda yeni dünyada Rusların kimlik arayışı çabasıdır. Rus Avrasyacılarının asıl planı Avrupa ve Asya'nın jeopolitik çıkarlar gereği birleşmesi sayesinde ABD öncülüğündeki NATO'nun etkisizleştirilmesidir. Rusya bu politikasını uygurlaken Türkiye'nin de kendisi ile birlikte hareket etmesini istemektedir. Avrasyacılık, Türkiye'de yeniden gündem olduğu gibi ABD/Avrupa'da da bir tehdit olarak algılanmaya başlanmıştır.
Türkiye'de son dönemde Türkiye, Rusya ve İran'ın bir araya gelerek Büyük Avrasya'yı kurmaları gerektiğini savunanlar olmuştur. Fakat Rusya'daki Avrasyacılar, Avrasya Birliği stratejileri içerisinde İran ve Orta Asya ülkelerini değerlendirirken Türkiye'yi dışarıda bırakmışlardır. Türkiye, Rus Avrasyacıların bu politikalarını görmezden gelerek Rusya ile ilişkilerini sağlamlaştırıp kendi Türk Avrasyacılığını yürürlüğe sokmuştur. Türkiye'nin Avrasya politikası bazı dönemlerde Rusya tarafından kendisine karşı bir rekabet olarak algılanmıştır. 2002 sonrasında AK Parti hükümetleri döneminde Türk Avrasyacılığı veya Avrupalılarca tanımlanan biçimiyle Yeni Osmanlıcılık oldukça aktif biçimde uygulanmıştır. Türkiye yeni dönemde yüzünü sadece AB'ye değil Avrasya coğrafyasına da dönmüştür. 2002 sonrasında Türkiye ve Rusya arasında Türk işbirliği/rekabet alanları genişlemiştir.
Bu kitabımızda Rusya ve Türkiye'nin Avrasya medeniyeti kurabilme imkânlarını mümkün olduğunca anlatmaya çalıştık. Elbette iki ülke Avrasya coğrafyasında yüzlerce yıldır rekabet içerisinde bulunmuşlardır. Fakat 21. yüzyıl iki ülkeyi beraber hareket etmeye ve ortak strateji üretmeye zorlamaktadır. Karşılıklı güven bunalımı yaşayan iki ülkenin Avrasya'da ortak medeniyet kurabilmesi önündeki engeller ve ihtimaller de bu kitapta ele alınmıştır. İlginize sunulur. |