Türk Anayasal Düzeninde Siyasal Hak ve Özgürlüklerin Kapsamı ve Sınırları
ISBN 9789754647143
Yayınevi Yetkin Yayınları
Yazarlar Hamdi Gökçe Zabunoğlu (author)
Kitap Tanıtımı Siyasal hak ve özgürlükler, insan hakları içerisinde önemli bir bölümü oluşturur. Siyasal haklar, bireyin siyasal gücün kullanılmasına katılmasını sağlayan haklardır. Birinci kuşak haklar içerisinde yer aldığı kabul edilen siyasal hakların kapsamının belirlenmesi ve üzerinde çalışılması bu hakların nasıl kullanılacağının, sınırlarının ne olduğunun ve bu hakların kötüye kullanılması durumunda ne tür yaptırımların uygulanabileceği problemi tez çalışması olarak seçilmesindeki etkin nedenlerdir. Ülkemizde özellikle siyasi partilere ilişkin düzenlemelerin siyasal hak ve özgürlüklerin aşırı sınırlandırılması görünümünü ortaya çıkardığı düşünülmektedir. Yine yurttaşlık hakları ve ödevi üzerinde süregelen tartışmalar, hak arama özgürlüğünün Bilgi Edinme Yasası sonrası dönemde kapsamının ne olduğu tartışılmaya değer başlıklar olarak belirmektedir. Siyasal hak ve hürriyetlerin yalnızca kozmetik bir görünüm mü arz ettiği ya da yalnızca vitrinlik bir biçimde mi anlaşıldığı da Avrupa Birliği ile uyum sürecinde üzerinde düşünülmesi ve çözümlemesinin yapılması gereken önemli bir noktadır. Tezin konusu siyasal hakların gelişimi, 1982 Anayasası ve AİHS çerçevesinde siyasal hak ve özgürlüklerin kapsamının belirlenmesi, sınırlama sisteminin incelenmesi, tez konusu hak kümesinin kullanılmasında karşılaşılan sorunların belirlenerek, bunlara karşı çözüm yollarının önerilmesidir. Başlık altında siyasal hakların içeriksel olarak kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Birinci kuşak haklar içerisinde kabul edilen tez konusu hak kümesi medeni / kişisel haklarla bağlantısı yadsınamaz. Özellikle düşünce özgürlüğü, dernek kurma (örgütlenme) özgürlüğü siyasal haklardan siyasal parti özgürlükleri ve seçme-seçilme hakkı ile ilintili özgürlükler olarak görülebilir. Siyasal haklar, bireyin siyasal gücün kullanılmasına katılmasını sağlayan haklardır. Devletin yönetimine katılmayı bir başka deyişle siyasal iktidarın oluşmasını sağladığı için aktif statü hakları, nitelik olarak bakıldığında bu haklara katılma hakları da denir. Demokrasi, siyasal özgürlüklerin önem kazandığı bir siyasi düzeni ifade eder. Demokrasinin vazgeçilmez iki unsuru özgürlük ve eşitliktir. Demokrasi ile bireyin özgürlükleri birbiriyle yakın ilişki içerisindedir. Demokrasi bireylerin yönetime yönelik kararlar almasını ve bu kararları almaya yetkili olmasını gerektirir. Siyasi hak ve özgürlüklerini tam anlamıyla kazanmış bir toplum, kendini yönetecek kişileri kendi iradeleri doğrultusunda karar almaya yönlendirir. Bu demokrasi için ideal olandır. Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi m. 21'de ve Birleşmiş Milletler Kişisel ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi m. 25'te de belirtildiği gibi halkın iradesi kamu otoritesinin temelidir ve herkesin yönetime katılma hakkı vardır. Yurttaşlar, yönetime eşit biçimde katılma haklarını temsilciler aracılığıyla gerçekleştirebilirler. Bunun için "genel ve eşit oya dayalı ve seçmenlerin özgür iradesinin ifadesini sağlayacak gizli oyla yapılan gerçek periyodik seçimlerde oy verme ve seçilme" (KSHS m.25/2) haklarına sahiptirler. Hukuk bilimi ve siyaset bilimi literatüründe son derece ilgi çeken, güncelliğini hiçbir zaman kaybetmeyen siyasal hak ve özgürlüklerin ulusal, uluslararası ve ulusal üstü boyutlarda çalışma yapılabilmesi için elverişli olması, içerdiği yurttaşlık, siyasal parti, seçim, kamu hizmetlerine girme hak ve özgürlükleriyle çok boyutlu olarak tartışılabilecek ve temel hak genel teorisiyle ilişki içerisinde olması sebebiyle tez çalışmasının konusu olarak tercih edilmiştir Tez konusu, kamu hukukunun kavram ve kurumlarıyla ilişkilidir. Modern Devlet, yurttaşlık, demokrasi ve insan hakları kavramlarından ayrı düşünülemez. Katılma hakları olarak da tanımlanan siyasal haklar, demokratik bir toplumda bireylerin yönetime katılmalarını sağlayan haklar kümesidir. Seçim hakkı, seçme ve seçilme hakkını ve adil, demokratik bir seçim sistemini güvence altına alır. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olarak kabul edilen siyasal partiler, siyasi örgütlenme özgürlüğünün görünümüdür. Bir ülkedeki siyasal sistem, siyasal partiler hukukunun gelişmişliği ile belirlenebilir. Kamu hizmetlerine girme hakkının herkese tanınması ve bu noktada hizmetin gereklilikleri dışında her hangi bir ayrım güdülmemesi de demokratik düzenle ilintilidir. 1961 ve 1982 Anayasaları 'partiler demokrasi'sinden hareketle siyasi partileri demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları olarak saymışlardır. Özgürlükçü demokrasi her alanda, herkese düşünce ve hareket serbestliği tanıma ilkesine dayandığından, kendine duyduğu güven ölçüsünde hoşgörüye sahip olacağı doktrinde genel kabul görmüştür. Uygulamada da İkinci Dünya Savaşından sonra siyasi alan anayasal değerlerle sınırlandırılıp özgürlükçü demokratik düzeni ortadan kaldırmak isteyen siyasi akımlara meşru siyaset alanı kapatılmış, militan demokrasi anlayışı genel eğilim olarak belirmiştir. Bu planda, 1949 tarihli Federal Alman Anayasasının 21/2 maddesi hükmü, amaçları ve mensuplarının davranışları özgürlükçü demokratik temel düzeni ihlal etmeye veya ortadan kaldırmaya veya Federal Alman Cumhuriyeti'nin varlığını tehlikeye yönelen partilerin Anayasaya aykırı oldukları ve Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılacakları öngörülmüştür. 1961 ve 1982 Anayasaları da mücadeleci demokrasiden etkilenerek siyasi partilerin faaliyetleri amaçları ve ideolojileri yönünden yasaklar getirmiş ve tüzük, program ve faaliyetlerinde bu yasakları ihlal eden partilerin AYM tarafından kapatılmalarını öngörmüştür . 68. ve 69. maddelerin ilk halinde Anayasa yapımında öngörülen depolitizasyona yönelik düzenlemeler katılımcı demokrasiye geçişi sağlamak amacıyla yapılan 1995 değişikliklerinde değiştirilmiş ve 2001 değişiklerinde bu hedef doğrultusunda daha ileri adımlar atılmıştır. 1995 değişikliği ile m. 68 f. 4'e eşitlik ve hukuk devleti, suç işlemeyi teşvik etmeme ilkeleri eklenmiş m. 69'da yer alan m. 14'ün sınırlamaları dışına çıkan siyasi partilerin temelli kapatılacağı hükmü metinden çıkarılmış ve siyasi partilerin m 14'e dayanılarak kapatılmaları olanağı kalmamıştır. Zaten 14. madde hükmü düzenlemesindeki hükümlerin pek çoğu siyasi partil