Kitap Tanıtımı |
Bir Ortaçag Anadolusu Türk-Islam beyliginin ilk kez bu kapsamda incelendigi kitabin ön çalismasi, Malazgirt Zaferinin 900. Yildönümü yazinsal etkinliklerinden biri olarak 1971de Ali Naci Karacan Armagani almis ve yayimlanmisti.Uzun bir süreçte, alan ve kaynak çalismalarina devam eden yazar, kimi özgün belgelere de ulasarak Mengücekogullarini yeni bastan kaleme aldi.
Kitabin ana konusu, Yukari Firatin, kismen de Kelkitin engebeli havzalarinda tutunabilmis Orta Asyali bir Türk hanedaninin öyküsüdür.
Tadımlık
Melik-Melike, Günes-Ay
Ulucami Kible Kapisinin dinsel tirazlardan (simgelerden) bir bezeme programi yansitmasina kosut olarak darüssifa taçkapisi kozmik tilsim tirazlariyla yüklüdür. Oysa külliyenin cami tarafindaki diger iki kapisinda (Çikis ve Sah kapilari) soyut örgelerle salt bezeme amaçli programlar uygulanmistir. Darüssifa taçkapisinda hacimli blok taslarin, yontu, kabartma ve oygu teknigiyle ve büyük çapli tirazlarin islenmesine elverisli biçimde yerlestirilmis olmasi; yüksek ve derin kemerli anit kapidan yansiyan degisik hava, panolar, özellikle büyük rozetler ve disklerle, konsollar, çelenkler, hilaller, yildizlar; düz, dirsekli, islemeli çift çubuklar, iri yapraklar, dokuma isi gibi ince nakislar, hayat agaci ve denge tasi; daha da ileri gidilerek dini bir yapinin bitisiginde olmasina ve dinin etkin oldugu bir çagda yapilmasina karsin, kapi eyvaninin iki yanina oturtulan bir kadin ve bir erkek büstü, aralara gizlenen portreler... Alisilmamis (epizodik) ve destansi bir esintiyi kapinin genel manzarasina egemen kilmistir. Ferruhnâmeden ögrendigimize göre o zamanlar böyle insan kabartmalarina Resm-i Rumî üzere tasvir (Roma ve Bizans üslubu betimleme) denilirmis. Bunlar, rastgele süs ve sanat gösterisi olsun diye degil; imdâd-i meded (ivedi yardim) amaciyla ve sütûh-i serîr (taht üstünde) mesâtir üzre tahrir (betimleme aletleriyle yapilir) imis.
Dogrusu, Darüssifa Taçkapisindaki iki büst ve bir çift rölyef, her türlü yoruma açiktir. Çünkü bunlarla ilgili bir belge veya kitabi bilgi bulunmadigi gibi; 13. yyda yapilan ve daha ziyade saglikla iliskilendirilebilen simgesel, bitkisel, heraldik, yazinsal bezemeler (örnegin yilan, ejderha, hayvanlar, pars, hayat agaci vb) yansitan Anadolu saglik-egitim yapilarinda, bu büstlere benzetilebilecek figürler görülmezken, Turan Melek Darüssifasi Taçkapisinda da digerlerindeki beden sagligiyla ilgili simgelere az rastlanir. Bu iki büstün; eski çaglardan beri insan heykel ve kabartmalarinin nadiren görüldügü Dogu Anadolunun esigindeki kapali bir kentte, yari dinsel bir yapinin taçkapisindaki cesur duruslari sasirticidir. Ancak belirtmeli ki taçkapinin görkemli ayaklarina frapan birer öge olarak kondurulan bu iki büstle yapinin islevi arasinda bir baglanti mutlaka vardi.
Bir Cuma camisiyle tek yapi görüntüsü veren, Islami egitim amaçli bir darüssifa-medresenin taçkapisinda yer almasina herhalde günümüzde bile onay verilmeyecek insan betimlerinin bu teatral cephede en göze çarpici noktalara oturtulmasi, 13. yydaki aydinlanmayi; büstlerin tahrip edilmis olmasi ise izleyen yüzyillardaki bagnazligi düsündürmektedir. Beseri ölçüden biraz büyükçe bu yontular, taçkapinin her iki yaninda, sütun demetleri görünümlü kemer ayaklarinin dis kenarinda, siraz dolaminin yukarisindaki çelenk biçimli birer hayat agacinin üstündedir. Yüzleri tahrip edildiginden ilk bakista fark edilmezler.
Kismen profilden betimlenen soldakinin bir erkek basi oldugu Selçuk tarzi türbanindan, bunun rüzgârda havalanmis bir yaprak ya da kanat biçimindeki stilize betimlenmis taylesanindan (sarik ucu), ayrica sag kulagindaki hilal biçimli iri mengüsünden anlasilmaktadir. Yüzünde, basligindan asagiya dogru uzanan saçbaglari (zülüf) da bozulmamis olarak görülmektedir. Alindan yukariya dogru üç katli ve ortasinda da sivri bir külah olmasi gereken türbanin önünde olasilikla bir de sorgucu vardi. Yüzün ön kismi çekiç darbeleriyle yok edilmistir. Dolgun ve kapali bir hilal biçimindeki mengüsün takili oldugu kulak memesi ile kulaga kadar inen saçlarsa söyle böyle fark edilmektedir. Her nedense tamamen tahrip edilmeyerek kazinan büstün bir erkek basi oldugunu gösteren abartili mengüs ve taylesani tahripçilerin neden kazimadiklari da ayri bir sorudur.
Sagdaki, digerine göre cepheden bir portre olup durusu sola dönüktür. Örgülü saçlariyla bir kadin basidir. Digeriyle ayni büyüklükte, fakat daha gizemli bir yontu izlenimi vermektedir. Bunun da degirmi tombulca yüzü tamamen tahrip edilmis, saç örgüleriyle üç dilimli taç basliginin, Sasani sahlarinin kanatli taçlarini andiran sivri yan uçlarina dokunulmamistir. Alnin ortasindaki türban çaprazinda belki bir bros bulunuyordu. Bunun bir kadin basi olduguna, enseden her iki yana havalanmis tül uzantilari veya peri-melek kanatlari ile boynun iki yanindan, çelenk biçimli diskin kenarlarina yatmis gür saç örgüleri taniklik etmektedir. Örgü uçlarindan sagdaki kirilmistir. Bu kadin basinin, karsi yandaki çenesi çelenge dayali erkek betimine göre bir farki da çene altinin ve bir güzellik belirtisi sayilan uzun boyunun da açik olusudur. |