Kitap Tanıtımı |
Düşlerimi kuşatan bir perde var. O perdeyi aralayıp ardındaki manzaraya bakmak gibi seni düşlemek. Bazen o perdenin varlığını unutuyorum. Güneşin sıcaklığının ve tertemiz havanın ruhuma dolduğunu hissediyorum. Sana kavuşmak için adım attığımda ise o perde tekrar ortaya çıkıyor. Adeta perdenin arkasındaki manzara cenneti keşfetmek gibi. The Beatles’ı ilk kez dinlediğim zamanı hatırlıyorum. Çok gençtim. O notaları duyduğum ilk an son derece huzurlu hissetmiştim. Senin gözlerinin içine bakana kadar dünyanın en güzel müziğini ilk kez dinlediğim andaki o görkemli huzuru başka hiçbir şeyde hissetmemiştim. Kadere inanmıyorum ama dünyada izleyeceğim yol gerçekten ayarlanmış. Bir yaz günü Balkanlardan geçmek zorundaymışım. Kalbimin büyük bir parçasını ve aklımın neredeyse tamamını Balkanlarda bırakıp Ege’ye geri dönmekmiş kaderim. Kadere inanmamak bir tercih ve özgür iradeye inanma isteği bu tercihi bertaraf edebiliyor. Düşlerimde seni yaşattığım sürece; bir gün gerçekten kendi hayallerimi öldürmüş olacağım. Hayatımın en kötü seçimi ama yapmak zorunda olduğum bir seçim uzaklaşmak. Sessizliğin içinde senin yüzünle yaşayabildiğim kadar yaşayacağım. Eskiden olduğum kişi olmayana dek. (Tanıtım Bülteninden) ) |