Kitap Tanıtımı |
İnsan, on sekiz yaş, askerlik, evlilik, ebeveynlik gibi belli dönemlerde olgunlaştığını ya da her şeyi bildiğini düşünür. Oysa öyle midir? Ben, oğlum doğduğunda değil, iki yaşına geldiğinde baba olmuştum. Denizli’de geçirdiği ateşli havale sonucu, bir menekşe misali morarmış baygın halde iken… Aracın farlarını, sinyallerini yakıp sürekli klakson çalarak hiç bilmediğim bir şehirde hastane ararken… Hastanede ilk müdahale esnasında doktorun buz kalıplarını verip oğlumun çıplak göğsüne koymamı istediğinde… Yazın sıcak rüzgârından bile sakındığım oğlumun çıplak vücuduna buz koyarken onun acısını yüreğimde hissettiğimde… Gözümdeki yaşı fark etmeksizin o telaşı, o anlatılamayan korkuyu yaşadığımda baba oldum. Derken bir de kızım oldu. İşte o gün vazgeçtim, kendim için yaşamaktan.OĞLUMAŞafak söker, güneş bile doğar doğudanHep birlikte gelmedik mi Orta Asya’danİslam’ın kılıcıyla yurt edindirdi Bizans’tanAdını ondan aldın, başkomutan Alparslan Yusuf yüzlü, sadık sözlü aslansın aslanÖzenmiş de yaratmış yeri göğü yaradanGüven verir insana, yürek almış Hamza’danCanımdan bir parçasın oğlum Alp Arslan (Tanıtım Bülteninden) ) |