Kitap Tanıtımı |
Arkası Yarın'da, öykücülüğün sınırlarını genişletmek için çıkacağı yolculuğun ipuçlarını vermişti Müge İplikçi. Yeni öykü kitabı Transit Yolcular'da ise bunun altını çizerek yola çıkıyor; hem de, öykünün sınır tanımayan, kendi başına buyruk gücüne inanan okurunu da yanına alarak. Olayı olabildiğince öykünün dışına taşıyarak yeni bir biçimi deniyor; dili doğuruyor, dille şakalaşıyor, oynuyor. Yeni bir zaman yaratıyor. Yazma özgürlüğünün tadını çıkarıyor. Eylem ve eylemsizliğin iç içe geçtiği öykülerde yollar ve süreklilik ise ayrı bir önem taşıyor. Öyküleri birbirine bağlamada önemli bir işlevi olan Nida, Ren uçağındaki yerini alırken, biz okurlar da koltuklarımıza oturuyoruz. Çünkü Müge İplikçi, herkesin birer transit yolcu olduğunu anımsatıyor. O, sizi kendi bildiği yerlere uçururken, siz, kendi öykünüzde, kendi düşlerinizde birçok pencerenin açıldığını, bambaşka yerlere uçtuğunuzu hissederek çoğalıyorsunuz. Özetlenemeyecek, ancak okunarak tadına varılacak bu öykülerde gelmek, gitmek, beklemek, durmak fiilleri çok önem taşıyor. Öyküler, dostluk ve bağımsız alanlar yaratabilme fikrinden besleniyor. Okurken hileli bir oyunun hem izleyicisi, hem de oyuncusu oluyorsunuz. Öykünün labirentinde ilerlemekten, kapalı kapıların bulunduğu bölümlere geçmekten, zor metinlerden hoşlanan okurlar için Transit Yolcular tam bir okuma şöleni. |