Kitap Tanıtımı |
Muzdariplerin, muhterislerin, müptezellerin aynı kazanda günahla, hazla, acıyla, tutkuyla, sevgiyle
fokur fokur kaynadığı bir şehrin ve bir çocuğun çiçek çiçek açan gülüşüyle serinleyen yüreklerin,
yeşeren insanlıkların romanı.
"Hicran hep vardı. Hep bu şehirde, şimdiye kadar unutulduğu o köşedeydi. Tıpkı diğer unutulanlar
gibi. Hep yaralıydı. Yaraları dıştan kabuk bağlasa da içe doğru hep kanıyordu ama ekranlarda
gözümüze gözümüze sokulmayan hayatlar yaşanmamış sayıldığından, Emine Hicran çok şey, belki
de şu anda kendisini büyük bir iştahla izleyenlerin hepsinden daha çok şey yaşamış olduğu halde
televizyona çıkana kadar hiçbiri onun yaşadığından da, neler yaşadığından da haberdar değildi."
"Allah'ım! Sen adam öldürenleri cehenneminde yakarmışsın. Babamı öldürdüğüm için beni de
yakabilirsin. Babamı tanıyorsun. Onu sen yarattın. Nasıl biri olduğunu, neden yarattığını, niçin böyle
yarattığını da yalnızca sen bilirsin. Şimdi burada olduğun gibi, babam ablamı öldürürken de
oradaydın. Yaptıklarını gördün. Babamı öldürdüğüm için beni affedebilirsin de yakabilirsin de. Ama
bak, Rahmetim sonsuzdur diye merhamete gelir de onu bağışlarsan, cehenneminde cayır cayır
yakmazsan seninle çok fena bozuşuruz, iki elim yakanda olur." |