Kitap Tanıtımı |
Şiirlerinde Mayakowskiy ile Sergey Yegesinin tesirinde kaldığı söylenen Nazım Hikmet de 1930larda Türk film piyasasında yıllarca Muhsin Ertuğrul ile çalışmış ve Mümtaz Osman takma adı ile yabancı eserlerden kopya ettiği birçok senaryosu filme alınmıştır. Bazıları: Nazım Hikmet Fena yol filminin senaryosunu Grigorios Ksenopulosun O Kakos Dhromos romanından; Kıskanç filminin senaryosunu Eifersuct filminden; Söz Bir Allah Bir filminin senaryosunu Maurice Hennequin ve Pierre Veberin Et moi jt dis quelle ta fait de Loeil isimli piyesinden; Milyon Avcıları filminin senaryosunu Max Neufeldin Şehnsucht 202 filminden; Aysel Bataklı Damın Kızı filminin senaryosunu Selma Legarlöfün Tösen Fran Stormyrtorpet adlı hikâyesinden; Leblebici Horhor Ağa filminin senaryosunu Tekfon Nalyan ve Dikran Çuhacıyanın yazdığı operetten;Tosun Paşa filminin senaryosunu Jean de Letrazın Le Bichon adlı piyesinden; Şehvet Kurbanının senaryosunu da Vıctor Flemingin The Way of All Flesh filminden kopya etmiştir.
GİRİŞ:
Aziz okuyucu, bu kitap hayalî bir roman veya hikâye değildir. Tamamen gerçekleri, görgüleri, tecrübeleri ve araştırmaları olduğu gibi yansıtan hatıralardır.
Kader benim yolumu, şu anda yurdumuzun ta içine kadar sokulmuş bulunan kültür emperyalizminin mutfağına düşürdü. Yaşadığım bu acı tecrübeleri, yeni yetişen irfan ordularımızın ve sanat topluluklarımızın bilgilerine sunuyorum.
Gayemiz bellidir: Bizden sonra gelecek olan genç kardeşlerimiz aynı zorlukları çekmesinler; bir takım aldatıcı görünüşlere kanarak yanlış yola sapacaklarına, maskelerin arkasındaki asıl yüzleri görsünler.
İster solcu, ister sağcı, ister şu partili, ister bu partili olunuz; bazen tüyleriniz ürpererek, bazen gözleriniz yaşararak okuyacağınız bu kitaptan faydalanacağınızı umuyorum.
Belki bazı yerlerinde mensup olduğunuz fikir veya parti aleyhinde yazılmış gerçekler bulacaksınız. Eğer sabırla tamamını okursanız, sizi ilk planda kızdırabilecek olan bu doğruların sırf bu vatanın ve milletin selameti için yazıldığını anlayacaksınız.
Zaten yalan yazmama imkân yoktu.
Çünkü olaylar çok yakın tarihte ve günümüzde geçiyor. Adı geçen insanlar ve o müesseselerde çalışanların hepsi hayatta. Gidip kolaylıkla sorabilir, konuşabilir, tartışabilirsiniz.
Kitapta çoğunlukla İstanbul belediyesi Şehir tiyatroları anlatılmaktadır.
Şehir tiyatrosu Türkiyedeki tiyatroların en eskisi olduğundan, mazileri yeni olan Devlet tiyatrosu ile özel tiyatroların anasıdır. Bu yüzden Şehir tiyatrosunda görülen bütün hastalıklar diğer tiyatrolarımızda da mevcuttur.
Olaylara karışanların isimlerini açık açık yazıyorum.
Kötü iş yapanların çoğunun isimlerini ise lüzumsuz yere reklâmlarını yapmamak için yazmıyorum.
Bazı yerlerde özel hayatımla ilgili sözleri, çektiğim zorlukları yazmamın gayesi, sonraki davranışlarımızın ve gerçeklerin daha kolay anlaşılabilmesi içindir.
Saygılarımla |