Kitap Tanıtımı |
"Bu Kral Olaf!" diye haykıran askerler, hemen küçük bir tekneye doluşarak denizdeki figürü kurtarmak üzere ilerlemeye başladılar. Fakat Uzun Yılan'ın güvertesinde kalan Einar Eindridson, gözlerini denizin üzerinden ayırmamıştı. Git gide azalmakta olan gün ışığının elverdiği kadarıyla, Kral Olaf'ın kalkanının denizde yüzüyor olduğunu fark etti. Kalkanın üzerindeki haç işareti göz kamaştıran bir şekilde parlıyordu. Bu sırada tekne de denizdeki yüzücünün yanına varmıştı. Fakat söylenenlere göre kurtarılan kişi Kral Olaf değil, Kolbiorn Stallare idi. Bu haber üzerine herkes gözlerini denizde yüzmekte olan kalkana çevirdi. Parlayan haç, dalgaların hareketiyle deniz üzerinde inip kalıyordu.
Bu gelişmeden sonra, kimse Kral Olaf'a ne olduğunu öğrenemedi. Fakat kralın akibetiyle ilgili etrafta dolaşan çeşitli rivayetler vardı. Bu rivayetler arasında en fazla inanılana göre, kral suya atladıktan sonra zırhını çıkartmış ve kalkanının altına sığınarak bir süre yüzmüştür. Deniz üzerinde bir süre bu şekilde ilerleyen Olaf, birkaç gün sonra da Roma'da bulunan bir köye ayak basmıştır.
Herkes, içten içe bu söylentinin gerçek olmasını umuyordu. Bu umudun ayakta tuttuğu Norveç halkının çocukları büyüdü ve birer yetişkin oldu. Aradan uzun yıllar geçti... Fakat Muhteşem Olaf, Norveç'e bir daha ayak basmadı... |