Kitap Tanıtımı |
Yaşamakta olduğumuz küresel dönüşümü başlatan Batı, şimdi bu dönüşümün sancılarıyla kıvranıyor. ABD, küresel düzeni dilediği gibi yönlendiremiyor, küresel rekabete ayak uyduramayan yaşlı Avrupa çözümsüzlük içinde bocalıyor. Çin ve Hindistan gibi uyuyan devleri uyandıran küreselleşme süreci Batı'nın küresel hegemonyasını tehdit etmeye başlıyor. AB'nin dünya ölçeğinde etkili bir güç olması için kendisini yeniden yapılandırması elzem. Ancak bunun çok kolay bir süreç olmadığı da ortada. Kimilerine göre AB, Türkiye'ye muhtaç ve mutlaka bünyesine kabul edecek, kimilerine göre ise sadece oyalıyor. Öte yandan küresel dönüşümün itici gücünü oluşturan 'Piyasa İmparatorluğu'na karşı oluşan 'Tepki Cephesi' giderek güçleniyor ve küresel bir nitelik kazanıyor.
Türkiye'nin, Batı'nın küresel hâkimiyetinin sarsılmaya başladığı ve Avrupa Birliği'nin(AB) geleceğinin tartışıldığı ortamda, AB ile tam üyelik müzakerelerine başlama noktasına gelmesi bir rastlantı mı?
'Piyasa İmparatorluğu'na karşı 'Tepki Cephesi'nin yükselişi Türkiye - AB ilişkilerinin geleceğini olumsuz etkileyebilir mi? Küresel rekabete ayak uydurmakta zorlanan Avrupa'yı saran korku ve yabancılara karşı duyulan tepki Türkiye'nin AB üyeliğini bir kez daha engeller mi? Küresel düzenin yeniden biçimlenmekte olduğu bir dünyada Türkiye, AB üyeliğini tek hedef haline getirip yalnızca bu hedefe mi odaklanmalı? Yoksa Türkiye, AB ile müzakere sürecini sürdürürken diğer seçenekleri de düşünmeli ve kendi stratejisini ona göre mi oluşturmalı? Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye'yi AB üyeliğine taşıyabilir ve küresel oyunda önemli bir oyuncu haline getirebilir mi?
Bu kitapta Osman Ulagay, bu önemli soruları tartışmaya açıyor ve cevaplara varmamızı kolaylaştıracak ipuçları arıyor. AB sürecini ve bu süreçte neler olup bittiğini anlamak için bu kitap çok önemli fırsatlar sunuyor. |