Kitap Tanıtımı |
Ontolojik bir niteliğe sahip olan ten, ben’in varlık alanında bir mekân edinmesini sağlar. Ben’in dünyaya açılma ve dünyayı algılama serüveninin ilk ve temel gereksinimi olan bedenin de kuşatıcısı olan ten, öteki’ne ulaşmayı sahip olduğu duyumsama/ dokunma nitelikleriyle mümkün kılmıştır. Böylelikle ten, dokunmanın tezahürüne imkân vermiştir. Bireyin hayata dokunarak başlaması da duyumsamalar ile var olmak arasındaki ilinti varlığına işaret eder. Dokunmanın ilintiler arasındaki biçimi olan şiir ise sözün dokunma niyetine en çok yaklaşan biçimidir. Dolayısıyla da şiiri örgütleyen kavramların bir kısmı dokunma ve onu tetikleyen eylemlere temâyüldür. Bu yüzden de şiir bir beden gibi mütekâmil bir dokunma varlığı oluşturur. Gözden deriye kadar bütün beden unsurlarımız vücudumuza ve kalbimize isterik mesajlar gönderir. İkinci Yeni gibi rahatlama eyleminin baskın olduğu şiir de dokunma metaforlarının en baskın olduğu şiire dönüşür. Bu sebeple de İkinci Yeni şiirini anlamanın en temel felsefesi verilen mesajları çözmekten geçer. Bulunduğu dönemi de göz önünde bulundurursak İkinci Yeni şiirinin bütün aykırılıklarına rağmen içe dönüklük, iç bunaltı, baskın bir yaşamama nefreti ve bunun getirdiği psikoz gibi durumlarla aktarıldığını görürüz. Belirtilen bu durumlardan şiir öznesinin dokunma eylemiyle şiiri rahatlattığı görülür. Şiirde söyleme rahatlığının arzulanıyor olması da duyu/duyumsamanın ve bu bağlamda tenin bilmediğimizin ötesinde çok farklı metaforlarla aktarıldığı görülmüştür. (Tanıtım Bülteninden) ) |