Tek Kişi Ortaklığı
ISBN 9786054446476
Yayınevi Vedat Kitapçılık
Yazarlar Fatih Aydoğan (author)
Kitap Tanıtımı GİRİŞ Mevcut ekonomik düzende şirketler (özellikle sermaye şirketleri) gün¬lük yaşamın önemli bir parçasıdır. Çok zaman marketleri, mağazaları, banka¬ları işleten: doğalgaz, elektrik, su dağıtımını gerçekleştiren; ulaşım, iletişim, haberleşme hizmetlerini sunan hep şirketlerdir. Hukuk düzeninin bir ürünü olan şirkete, -tüzel kişilik sayesinde- ticarî işlemlerde bulunma, alacaklı-borçlu olma, dava etme ve edilme, malvarlığı sahibi olma imkânı tanınmıştır. Tek kişi ortaklığı da günlük hayata, ekonomi dünyasına hukuk düzeni ta¬rafından kazandırılmış, kabul edildiği ülkelerde büyük rağbet görmüştür. Bu yapıda, bir kişi, şirketin (ekonomik anlamda) tek sahibi, tek ortağı, tek yöne¬ticisi, tek temsilcisi, tek çalışanı, genel kurulu oluşturan tek kişisi; deyim ye¬rinde ise şirketin her şeyi olabilir. Bu çerçevede tek kişi ortaklığı; tek katılı¬mın, tek hâkimiyetin ve birçok kötüye kullanıma konu olabilecek farklı mal¬varlıklarının bir bileşimi olarak tarif edilebilir. Tek kişinin şirketteki bu konu¬muna rağmen, -tüzel kişilik nedeniyle- şirket ile onun kişisel malvarlığının net bir şekilde ayrılması, farklı kişiliklerin tesisi ve tanınması ise şarttır. Yine tüzel kişilik ve sınırlı sorumluluk nedeniyle tek ortak, şirketin borçlarından şahsen sorumlu değildir. Ortaklar arası bir iç denetim de mevcut değildir. Bu sebeple alacaklıların durumu da çok ortaklı şirketlerde olduğundan daha teh¬likelidir. \\\"Hâkimiyet ile sorumluluk el ele yürür\\\" kuralının istisnasını oluştu¬ran bu durumun açıklanması, bu bağlamda hukuk politikası bakımından bu yapının tercih edilmesinin sosyal, ekonomik ve hukukî nedenlerinin ortaya konulması gerekmektedir. Şirketler hukuku ve uygulamasında önemli bir yere sahip ve açıklan¬maya muhtaç olan \\\"tek kişi ortaklığı\\\"nın kavram ve kurum olarak tanıtılma¬sı, teorik olarak temellendirilmesi, tarihî gelişimi ve hukuk düzenlerince ka¬bul edilmesi süreci, içerdiği çelişkiler, eleştirilen yönleri, tercih edilme ne¬denleri, cevap verdiği ihtiyaçlar, niteliği, mevcut şirket tanımı ve unsurları karşısındaki yeri, yeni bir şirket türü olup olmadığı, şahıs şirketi-sermaye şirketi ayırımındaki yeri, benzer ve/veya alternatif kurum ve kavramlarla karşı¬laştırılması bu çalışmada inceleme konusu yapılmaktadır. Türk hukukunda yeni olduğunu söyleyebileceğimiz bu kurumun tanına-bilmesi içinse, önce şirket nedir? sorusu genel hatlarıyla cevaplandırılmalı, tarihî gelişimi içinde şirketin ekonomi, hukuk sistemi ve gündelik hayat için¬deki yeri tespit edilmeye çalışılmalıdır. Bu yapılınca tek kişi ortaklığı nedir? sorusu da belli ölçüde cevaplanmış olacaktır. Esasen bu çalışmada şirket ku¬rumunun incelenmesinin gerekliliğinin diğer bir nedeni de, tek kişi ortaklığı¬nı düzenleyen hukuk sistemlerinin çıkış noktası/gerekçeleridir. Özellikle kü¬çük ve orta ölçekli işletme faaliyetinin daha elverişli bir organizasyon yapısı içinde sürdürülebilmesi için hukuk sistemleri, -örneğin sınırlı sorumlu işlet¬me modeli yerine- en uygun yapı olarak şirket kurumunu benimsemişler ve bu kurum içinde tek kişilik şirkete hayat vermişlerdir. Bunun için de genel hatlarıyla da olsa şirketi tanımak gerekir. Bundan sonra yapılması gereken, neden çok kişi ile ortaklık kurmak mümkün iken ayrıca bir de tek kişiye bu imkânın tanınmak istendiğinin açıklanmasıdır. Bu sebeple şirket kurumuna duyulan ihtiyaç ve tercih nedenlerine çalışma içinde ayrıca yer verilmiştir. Ticaret şirketlerini, bu çerçevede tek kişi ortaklığını diğer yapılardan -meselâ sınırlı sorumlu işletme- ayıran temel unsurlardan ilki, tüzel kişiliğe sahip olmasıdır. Çok defa şirket (özellikle ticaret şirketleri) denilince tüzel ki¬şilikle otomatik bir bağlantı kurulmaktadır. Bu nedenle şirket nedir? sorusu¬nun yanında, tüzel kişiliğe de, genel hatları ile değinilmesi, tek kişi ortaklığı¬nın tüzel kişiliğe sahip olabilmesinin teorik temelinin araştırılması, konunun daha iyi anlaşılabilmesi için gerekli görülmüş, ilgili başlık altında açıklama¬larda bulunulmuştur. Tek kişi ortaklığının hukuk sistemlerinde benimsenmesinin gerekçeleri, deyim yerindeyse kanun koyucuların çıkış noktasının iyi tespit edilmesi de bu kurumla ilgili sorulara cevaplar bulunmasında lüzumludur. Bu gerekçeler de; yeni Türk Ticaret Kanunu\\\nda, diğer ülkeler kanun gerekçelerinde (Almanya gibi), Avrupa Birliği hukukunda bu konuda yapılan Yönergenin gerekçesin¬de, özellikle Alman hukukunda bu yapıyı yüzyıl önce kabul eden mahkeme kararlarında bulunabilecektir. Bu da, karşılaştırmalı hukukta ve YTK\\\da tek kişi ortaklığının ayrı bir bölümde ayrıntılı olarak incelenmesinin nedenidir. Karşılaştırmalı hukuk yöntemine başvurulmasının diğer bir gerekçesi de, ül¬kemizde yeni olan bu kurumla ilgili meselelerin sağlıklı ve gerçekçi bir biçimde çözümlenebimesine katkı sağlayacağı inancı ve diğer ülkelerde kaza¬nılan tecrübelerden yararlanmanın gerekli olduğu düşüncesidir. Ayrıca somut bazı meselelerde görüşümüzü desteklemek gayesiyle de karşılaştırmalı hukuk yönteminden yararlanılmıştır. Hukuk düzenlerince, faydalarına binaen kabul edilen bu ortaklık türünün kötüye kullanılmasını engelleme yolları, kötüye kullanma halinde mücadele yöntemleri de yine hukuk sistemleri tarafından tesis edilmelidir. Kanun koyu¬cular bir taraftan ekonomik nedenlerle bu yapıya hayat tanırken, diğer taraf¬tan bundan zarar görebilecek kişileri rahatlatnıalı, zarar görmelerini engelle¬yici mekanizmalar geliştirmelidir. Tek kişi ortaklığında ortaya çıkabilecek önemli sorunlardan biri de, ilgililerin, bu kapsamda şirket alacaklılarının, şir¬ket çalışanlarının ve kamunun nasıl korunacağı meselesidir. Belirtildiği üze¬re, şirkette menfaati korunması gereken kişiler şirket alacaklıları ve çalışan¬larından ibaret değildir. Şirket ilgililerinin korunması ile gerçekte kamunun genel menfaatinin korunması da sağlanmış olacaktır. Bu sebeplerle ve şirket içi denetim mekanizmalarının da yokluğu dikkate alındığında, tek kişi ortak¬lığında alacaklıların korunması, kötüye kullanmaların engellenmesi meselesi özel önem arz etmektedir.