Kitap Tanıtımı |
Bugün gördüğümüz, yaşadığımız olguları, olayları tarihin içinde sanki onlar "hep böyle varolmuşlar" gibi düşünme ve algılama eğilimimiz vardır. Oysa insanın yarattığı edimlerin hiçbiri ne öncesiz ne sonrasızdır. İnsan önceyi yaşarken sonrasının da temellerini atar. Felsefede, şiirde, romanda, sinemada böyle olduğu gibi tiyatroda da böyledir. Kültürel birikimin değişmez yasasıdır bir anlamda. Onun için yarattığımız her edimin içinde, "geleneğin" biz fark etsek de etmesek de izlerini süreriz.
Peki bugün izlediğimiz tiyatro bu aşamaya nasıl geldi? Nerelerden geçti? Bu uzun yolculuk sırasında uğrakları nerelerdi?
Yaşlı kıtanın zamanı, onun zamanını nasıl etkiledi? "Fransa`da XII. Yüzyıldan bu yana, ne kadar değişit tiyatro biçemi görülmüştür. Pichette gibi genç yazarlar çıkınca, geçmişle bağların koparılması körüklenmiş olmaktadır. Belki kimileri bu kopmadan yararlanacaktır." Bu sözleriyle Vilar, geleneğin nasıl eleştirileceğinin de ipuçlarını sunar bize. Çok şey isteyen, kıskanç bir sanattır bu; aynı zamanda tehlike altında.
"Tiyatro ve Geleneği Üstüne", gelenek ve gelecek diyalektiğinin tiyatroda nasıl kurulması gerektiği üzerine de bir kitap olarak okunabilir..
Bertan Onaran`ın çevirisi ise kendini hemen belli ediyor. Yalın, akıcı diliyle, bir kültür emekçisinin çevirisiyle karşı karşıya olduğunuzu daha ilk satırlardan itibaren fark edeceksiniz. |