Kitap Tanıtımı |
Türkleştirme ameliyesi, eklemlendiği her ideolojik yönlenimin
tarihselliğinde verili bulunan pozitif işlevi ortadan kaldırıyor ve gerçeğinin
sadece kötü bir kopyası olarak varkalmasını sağlıyor. İkincisi de, bu
millileştirme' çabasının sonucunda ortaya çıkan ürün', hem kastedilen
millî oluşa hem de millileştirilen ögeye uzak kalıp, sadece adıyla
varolabildiğinden Türkiye'deki hegemonik bütünün takviyesine katkıda
bulunuyor...
... böylece liberalizmden muhafazakârlığa, sosyalizmden milliyetçiliğe
bütün ideolojik eğilimlerin, kolayca denetlenebilir' bir araca
indirgendiklerini yadsıyamayız...
... İdeolojileri Türkleştirme çabasının, yerlileştirme faaliyetiyle
karıştırılmaması gerekir - yerlilik, sadece bir durumun, bakışın, tecessüsün
adı olabilir, bunlara ilişkin ideolojik bir tutumun değil. Kaldı ki, bir şeyi yerli
kılabilmek için, edimin nesnesindeki özgün ögeyi olduğu gibi korumak
zorunludur. (...) Burada belirtmemiz gereken, yerlileştirmenin' bir ?gelenek
ve yerellik savunusu'na dönüşebilme tehlikesidir. Modernizasyon süreci
içerisinde belki de en büyük politik ve toplumsal atılımı gerçekleştiren
Kemalizmin kendisini ve dolayısıyla toplumu Türkleştirirken, kapalı bir
taşra epiğine dönüşmesi, bu tehlikenin sonuçları hakkında aydınlatıcı bir
bilgi sunar.
... İslâmcılık da hızla bir Türk ideolojisi olarak evrilmiş, İslâmcılığın siyasal
temsilcileri söylemsel itirazlarına rağmen, bu evrilmeyi engelleme yönünde
ciddi hiçbir adım atmamışlardır. İslâmcılık, Türkiye'nin tarihsel geriliğinin
çıkmazlarına yönelik eleştirel varoluşuyla, bu geriliğin sahiplenilmesiyle
sonuçlanan bir kapanmanın ideolojisi olarak varkalmayı seçmiştir. |