Kitap Tanıtımı |
Eflatun'a iki soru sormuşlar.
Birincisi, "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir?"
"Eflatun tek tek sıralamış:
"Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki büyüyünce de çocukluklarını özlerler... Para kazanmak için sağlıklarını
yitirirler. Yitirdikleri sağlıklarını geri almak için de para öderler... Yarından endişe ederken bugünü unuturlar. Dolayısıyla ne bugünü ne de
yarını yaşarlar... Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler..."
Sıra gelmiş ikinci soruya: "Peki sen ne öneriyorsun?"
Bilge yine sıralamış:
"Kimseye kendinizi 'sevdirmeye' kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi 'sevilmeye' bırakmaktır... Önemli olan, hayatta 'En
çok şeye sahip olmak' değil, 'En az şeye ihtiyaç duymaktır.'"
Muhammed Ali'den, Sokrates'e, Napolyon'dan Fatih Sultan Mehmet'e tarihin tozlu sayfaları ardında kalmış ilham verici birçok anekdotun
altını çizmek için kitabın kapağını aralamanız yeterli.
Cezaevi denetimine Adalet Bakanlığı'ndan bir müfettiş gelir. Cezaevi müdürüne
"Nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir?" der. Nazım'ı odaya
getirirler. Müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş, Nazım'ı tepeden tırnağa süzer
ve "Demek Nazım sizsiniz," der. Nazım'a oturması için yer göstermez. Kısa bir
konuşmanın ardından, "Gidebilirsiniz," diye kapıyı gösterir.
Nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe "Ömer Hayyam adını duydunuz
mu?" diye sorar. Müfettiş hemen atılır: "Kim duymamıştır ki Hayyam'ı?" Nazım,
"Hayyam zamanında İran hükümdarı kimdi?" diye sorar. Müfettiş şaşırır. Nazım
konuşmasını sürdürür: "Görüyorsunuz sanatçıyı anımsadınız ama hükümdarı
anımsamadınız. Yıllar sonra beni dünya hatırlayacak ama dönemin Adalet
Bakanı'nı ve sizi kimse hatırlamayacak," der ve çıkar.
Bu ve bunun gibi hatırlamak ve altını çizmek isteyeceğiniz anekdotları sizin için
derledik. Güne ilham alarak başlamak için kitabın kapağını açmanız yeterli. |