Kitap Tanıtımı |
Dil çoktur, anadil gibisi yoktur. Herkesin anadili onun sütüdür, onun şiiridir, onun canının içidir, onun gözüdür; fakat Şeref Yılmaz'ın çok güzel deyimiyle "sürmeli"dir.
Haydar Ergülen
Bir şaheser Sivas türküsü vardır, "Seher vakti çaldım yârin kapısını/Baktım yârin kapıları sürmeli" diye başlar ve "sürme" kelimesinin ihtiva ettiği bütün mecazları hülasa eder. Şeref Yılmaz'ın "Sürmeli Türkçe"si Türkçeye yakılan bir güzellemedir, sevdim ve sevindim. Bizim kuşağın gözünün sürmesi "Türkçenin Sırları" idi. Nihat Sami, hacim itibariyle büyük olmayan kitabıyla bencileyin pek çok memleket evladına âlemi Türkçe ile seyretmenin zevkini tattırmıştı. Eminim "Sürmeli Türkçe" de yeni nesil için böyle bir pencere açmıştır. Ricalimizin çoğunluğu dünyayı seyredebilecek, tanımlayabilecek, adlandırabilecek bir Türkçeden de, Türkçenin sınırlarını tanıyabilecek bir kurmay zekâsından da mahrumdur. "Sürmeli Türkçe"nin yazarını yetiştiren kültür vasatını "ciddiyet ilanı" olarak görüyorum. Sürmeli Türkçenin bize verdiği haberin, bu işin gözesi olduğunu daha iyi farkettim, o gözeden su içenleri kutluyorum. Şeref Yılmaz'ın mütevazı kitabının barındırdığı büyüklüğü de bu vesileyle bir kez daha hatırlatmak istedim.
Berat Demirci
Sürmeli Türkçe, Yunus Emre'yle birlikte bir düşünme ve şiir dili haline gelmiş olan dilimizin sorunlarını yetkinlikle dile getiriyor. Türk dilinin inceliklerini, "galat" haline gelmiş yanlışlıklarını, zenginliklerini, yaygın kullanım hatalarını belirlemekle kalmıyor, bütün tatlarıyla bir edebiyat ve bilgelik dili oluşunu da yansıtıyor. Şeref Yılmaz, bu kitabıyla, Türkçenin sevdalılarından teşekkürü hak ediyor.
Sadık Yalsızuçanlar |