Kitap Tanıtımı |
Bir günahın affı için daha kaç "sürgün" yaşaması gerekiyordu?
Onca mucizeye ve işarete rağmen, Rab ile görüşmek için Horeb Dağı na çıkan Musa yı beklemek yerine, ayrılığın kırkıncı gününde tapılacak bir buzağı yaptık. İşte o gün sonsuza kadar lanetlendim. Artık beni ruhumu onaracağım yeni hayatlar bekliyordu.
Bir keresinde börtü böceğin dünyasını keşfedecek kadar uzun süre Yiruşalayim de bir taş olarak var oldum. Basit bir taş parçası olarak ruhum arınmaktan hala çok uzak kalınca, bu kez bol miktarda tanrıya sahip, garip bir kavimin arasına gönderildim. Japonya da kağıt yelpazeler yaparak sefil, sıradan bir hayat yaşadım. At üzerinde oradan oraya seyirttikten ve çeşitli binalarda taş olarak gezindikten sonra, başlangıçta Üç Hilal in daha sonra da Kızıl Bayrak ın peşinde koşturan bir Türk olarak dünyaya geldim.
Her bir dönüş yeni deneyler, yeni acılar, yeni yerler, yeni günahlar ve yeni aşklar demekti. Bir kez bile beni sevdiğini söylemeyen bir kadına tutuldum ve her yaşamda hep onu aradım yeni bedenlerde. Şimdi soruyorum: Ruhum bu hayata ait değilse, sevdiğim kadınları sahiden sevmiş olabilir miyim? Herhangi bir hissi gerçekten yaşamış olmam mümkün mü? Yoksa hepsi cezalı ruhumun sanrıları mıydı rüya defterime kaydettiğim? |