Kitap Tanıtımı |
Sürdürülebilir Moda Seti – Yeni İnsan Yayınevi Sürdürülebilir Moda Seti’nde üç eser bulunuyor. Günlük alışkanlıklarımızın karmaşası içinde görünmez olanın üzerindeki sıvayı kazıyan ve endüstriyel modaya küresel düzeyde alternatifler ürete “Moda Praksisi”; endüstriyel moda sistemini değil, yavaş moda anlayışını müjdeleyen “Sürdürülebilir Moda” ve ekolojik, sürdürülebilir, adil ve etik bir moda anlayışını tasarım, üretim, tüketim ilişkisi üzerinden yeniden ören “Modada Yavaşlık”. Moda Praksisi “Çıplak doğarsın ve gerisi gelir.” Moda Praksisi, Hannah Arendt’in görüşlerinin moda üzerine düşünülmesidir. Arendt bize, üzerinde hiç kafa yormadığımız kötülüklerin işbirlikçisi olabileceğimiz gibi rahatsız edici bir gerçekle yüzleşmemiz gerektiğini söyler. Aynı zamanda dünyayı olduğu gibi yani kötülük ve acılardan rahat yüzü görmemiş haliyle sevmemizi ister. Etik moda anlayışı da Arendt’in bu görüşleri üzerinden, politika ve modanın temel bazı güçlerini ve ortak yanlarını anlamamız için çalışmaktadır. İnsanların tek tip giyinmesine ve eskimeyen giysileri çöpe atmasına sebep olan; görünmeyen yüzünde mültecileri, çocukları ve negatif ayrımcılığa uğrayanları izbe mekanlarda, sosyal güvenceden yoksun bir şekilde aşırı saatler çalıştıran moda tiranlığı, pekala şiddet üretir! Buna karşın endüstriyel modaya küresel düzeyde alternatifler üretebiliriz. Kreatif bir geri çekiliş, reddetme, cesaret, kendi dağıtım ağlarını kurma, paralel üretim, ileri dönüşüm, yeni tüketim modelleri oluşturmak, yavaş moda ve benzeri yollarla neler yapılabileceğine dair küçük ama dönüştürücü bir perspektif yaratabiliriz. Korkutucu derecede şiddet içeren eylemleri daha derin düşünmek, bize çözümlerin anahtarını da verebilir. İşte bu kitabı çok özel yapan şey, moda üzerine çalışan bir dizi düşünürün, “günlük alışkanlıklarımızın karmaşası içinde görünmez olanın” üzerindeki sıvayı kazımalarıdır. “Dünyamızın sonu, ona yalnızca tek bir açıdan bakıldığında ve kendisine sadece tek bir perspektiften bakmaya kapı açtığımızda gelmiş demektir.” -Hannah Arendt “Herhangi bir yerdeki adaletsizlik, her yerdeki adalet için tehdittir. Kaçınılmaz bir birliktelik ağına yakalanmış, bir tek kaderin elbisesi ile bağlanmışız. Birini doğrudan etkileyen şey, dolaylı olarak herkesi etkiler.” -Martin Luther King Jr “Endüstriyel moda, kadınların hiç bir zaman yeterli olmadığını ve endüstri tarafından oluşturulan standartlara göre her zaman kendini geliştirmesi gerektiğini dikte eder.” -Jennifer Nelson Sürdürülebilir Moda Sürdürülebilir moda okurlarını dişil bir dünyaya davet ediyor. Üstelik yerel zanaata, çevreye duyarlı, uzun ömürlü ve sürekli olan bir modaya. Sessiz direnişçiler; endüstriyel moda sistemini değil, yavaş moda anlayışını benimsetiyorlar. Konvansiyonel tasarımcının kafası karışıyor. Ahimsa modası ya da yavaş moda insani ve etik bir geleceği müjdeliyor. Tasarımcı ile kullanıcı arasındaki mesafe kısalıyor. İlişki şeffaflaşıyor ve güvenli oluyor. İdealize edilmiş vücutlar, neon ışıkları altındaki podyumlar yerine günlük, sürdürülebilir ve insani bir moda anlayışı inşa ediliyor. Tasarımcıların hayatı tasarladığı günümüzde, yeni bir perspektif görünür oluyor. Şölen Kipöz, akademisyen kimliğinin yanında günlük hayattan hiç kopmamış bir tasarımcı. Çeşitli şehirlerde sergilediği yavaş moda örnekleri camiadan büyük övgüler alıyor. Sürdürülebilir Moda kitabı bu yolda yeni bir çerçeve çiziyor ve umut verici bir kapı aralıyor. Moda dünyasının önemli isimleri Bora Aksu, Duygu Atalay, Gülsüm Baydar, Otto Von Busch, Dilek Himam, Kevin Huw Hilton, Ayşegül Kurtel ve Mine Ovacık yazılarıyla kitabı zenginleştiriyor. Modada Yavaşlık Artık ana akım moda sistemi sürdürülemez. Küresel değer zincirinde yer bulan “hızlı moda” sorumsuz üretim ve tüketim süreçleri ile ekolojik dengeyi altüst ediyor. Her sezon milyonlarcası atık haline gelen giysiler, iş gücünün ucuz olduğu ülkelerde, adil olmayan, ağır ve kötü koşullarda köleleştirilen tekstil işçileri ya da çocuk işçiler tarafından üretiliyor. Her yıl birkaç kez değişen trendlerle yaratılan “kullan-at” tüketim döngüsü, giyilmeyen kıyafetlerle dolu gardıroplara ya da hiç satılmadan doğrudan çöpe giden milyonlarca giysiye neden oluyor. Yavaş Moda, bu irrasyonel gidişe ciddi bir alternatif; ekolojik, sürdürülebilir, adil ve etik bir moda anlayışını tasarım, üretim, tüketim ilişkisi üzerinden yeniden örüyor. Bu harekette insana verilen değerin artması amaçlanıyor ve üretimde daha özgün, doğa ile barışık, el emeğinin değer gördüğü, uzun ömürlü ürünlerin çoğalması sağlanıyor. Böylelikle “yavaşlık” ana akım moda sistemine eleştirel bir bakış açısı kazandıran etik ve aktivist bir yaklaşım olmanın ötesinde, tepeden tırnağa ve doğrusal hareket eden güç dengelerine meydan okuma potansiyeli ile döngüsel ve dayanışmacı ekonomi modelinin de zeminini hazırlıyor. Şölen Kipöz, moda dünyasında yazıları ve eserleriyle, dünyada da öncü olan ve geleceği müjdeleyen yeni bir moda anlayışının yaratıcı yazarlarının arasında yerini çoktan aldı. Elinizdeki kitap onun editörlüğünde Britanya’da yayınlandıktan sonra dilimize kazandırıldı. Hiç şüphe yok ki talep, üretimi de belirleyecektir. İnsani ölçekte üretim ve dayanışma ekonomisi ile değiş tokuş, belki de gıda ile beraber en yüksek ivmeyi moda alanında yakalayacak. Şölen Kipöz bu umutla yazdı. Stiller değişirken, modacıların hedef kitlesi de beklenti ve satın alma alışkanlıklarını değiştiriyor; ne güzel. (Tanıtım Bülteninden) ) |