Kitap Tanıtımı |
Süper Kent, Ballard´ın yüzümüzde tokat gibi patlayan romanlarından biri. Dünyayı ele geçiren çokuluslu şirket politikalarının insan ruhunda oluşturduğu erozyonu son derece sert ve çarpıcı biçimde anlatan bir yapıt...
Yeni milenyum mesihlerinin Range Rover, gözetleme kameraları, alışveriş çılgınlığı, "kalite" sözcüğüyle ambalaşjlanmış streil ortamlar / sağlıklı bedenler, uyuşturucu ve şiddetle beslenen seks törenleri eşliğinde önerdikleri "yeni kapitalist cennet"in fotoğrafını çekiyor Ballard. Ahlaktan bağımsızlaşarak kendi özgürlüklerini kuran bu yetenekli ve hırslı "cennet insanları" için "iş oyundur, oyun da iş"; gerçek doyuma bir tek işyerinde ulaşır, işten arta kalan zamanlarında da kamusal alanın bütün kurallarına fütursuzca saldırırlar. Vicdani kaygılarını "delilik" kisvesine sığınarak unutan bu "elit grup" için şiddet meşrudur. Psikopatça ve rastgele sergilenen her tür aşırılığın teşvik edildiği, histerinin sağduyuyu ezip geçtiği bir şiddettir kastedilen. Faili meçhul cinayetler, ölesiye dövülen fahişeler, fuhuşa zorlanan çocuklar bu insanları yaşama bağlayan tek "bağ" olmuştur. Bir tek bu "şiddetli bağ" kaybolmaya yüz tutmuş bir enerjiyi açığa çıkararak şirketlerin karını artırmakla, borsa endekslerini tavana fırlatmaktadır... Bilgi, başarı ve paraya doymayan bu insanların aynı zamanda bir gelecek tasarımı vardır: Zayıflığı reddeden, insani bağları olmayan güçlü ve köksüz bir ırktan oluşan yeni Avrupa... Tüketim alışkanlıklarımızı biçimlendiren en küçük ayrıntının bile vahşi ve karanlık bir geçmişi olabileceğini, vicdanımızdan vazgeçerek ne tip bir bedel ödediğimizi bir kez daha gösteriyor Ballard... |