Kitap Tanıtımı |
İkinci asırdan itibaren hadislerin tamamı vahiy olarak algılanmaya başlandı. Bu hadislere "seçmeci" yaklaşan Mu'tezile ve ehl-i re'ye bir tepki idi. Böylece hadis olarak ortada dolaşan rivayetler "kutsandı," "eleştirilemez" zırhına büründü. Bazıları tarafından Kur'an'dan daha da öncelendi. Öyle ki, Kur'an'la rivâyet çakıştığında o rivayetin Rasulullah'ın ağzından çıktığı kesinmiş gibi "Peygamberimizin Kur'an'a ters düşmeyeceği" fikrinden hareketle, ayetin hükmü, rivayetle kaldırıldı. Rivayetlerle, Kur'an'ın genel hükümlü ayetlerinin sınırlandırılma yoluna gidildi. Rivayet ilimle özdeşleşti, sonuçta "hadis olarak ortada dolaşan" hemen bütün rivayetler "dinleştirildi."
Diğer taraftan, ilmin sadece "rivayetten" ibaret olarak görülmesi, hadislerin ve sünnetin tamamının "vahiy" olarak algılanması ve "hadisle sünnetin özdeşleşmesi" sonucunda nakil ağırlıklı bir bilgi arayışına yönelindi. Aklın ve nakli akılla değerlendirmenin, akılla yorumlamanın önü kesildi.
Sünneti Doğru Anlamak Serisinin elinizdeki 5. Kitabında sünnet Kur'an ilişkisini, sünnet vahiy ilişkisini okuyacaksınız. "Sünnetle Kur'an neshedilebilir mi?" "Rasulullah'ın bütün sözleri vahiy mi?" gibi sorularınızın cevabını öğreneceksiniz.
Bu kitap, bir yandan "sünneti doğru anlamayı" temin ederken; diğer yandan, Kur'an'ı doğru anlamaya yardımcı olacaktır. |