Kitap Tanıtımı |
''Muhafızlardan sonra dört seyis, on iki hizmetçi de muhafızları izlediler. Sıra son sıradaki Sümer'in arpçı kızı Magina'ya geldi. Magina'nın yüzü sararmıştı, hâlâ duyduklarının ağır etkisi altındaydı. Hatta tüm bu olup bitenlerin tam anlamıyla farkında da değildi. Dizlerini titreme tuttu. Yüreğinde oluşan kapkara bir ağırlıkta ruhu asılı duruyordu. Boğuluyor gibiydi. Ruhunun tüm gücü yüreğinde oluşan bu dipsiz karanlıkta tükeniyordu. Ve bu karanlık kralın taht salonundaki pencerelerden Ur'a, tüm Sümer'e yayıldı. Bu karanlığın merkezi Magina'nın yüreğiydi. Hayatı boyunca ilk kez böylesi kahredeci bir duyguyu yaşıyordu. Her şeyin acımasız bir gerçek olduğunu anladıkça her şeyin gerçek dışı olduğunu kavrıyordu. Magina da, Kral Şulgi'nin karşısında eğildi. Dudaklarından: "Ben de seçildiğim için mutluyum sayın kralımız." diye bir cümle çıktı.''
(Tanıtım Bülteninden) |