Kitap Tanıtımı |
Ahalteke binicisini uçururcasına koşturdu. Sultan, ovaya yayılmış ordusunun başına hızla geldi. Muntazam dizilmiş ordusu hareket emri beklemekteydi.
"Şimdi ben de sizin gibi ön cephede dinimiz ve milletimiz için savaşacağım. Onun için ok ve yayımı çıkarıyor, topuz ve kalkanımı elime alıyorum."
Bir kartal, çok yükseklerde merakla uçuyor, iki ordunun Zehra Ovası ile Malazgirt Kalesi arasındaki yayılışını merakla seyrediyordu. Kale tarafındaki Bizans ordusunun daha kalabalık, karmaşık ve üst üste olduğu; Selçuklu ordusunun ise daha az, seyrek saflı ve düzenli bulunduğunu anlamış gibi üstlerinde kanat çırpıp yalçın kayalıklarda bekleyen akbabalara doğru uzaklaştı.
Sultan Alparslan, atının eyerinden kalkıp başını uzatarak dört bir yanı kolaçan ediyordu. Düşmanlarının ok menziline girdiğini görür görmez hücum emri verip atını kamçıladı.
"Hücuum! Hücum aslanlarım! Hücuum!"
Selçuklu öncüleri düşmana bir aslanın avı üzerine atıldığı gibi saldırdı. Türk askerleri "Allah! Allah! Allah!" diyerek yeri göğü inletiyordu.
Malazgirt Ovası´nda Güneş tepelere doğru inerken meydandaki savaşın galibi belli olmuştu.. |