Kitap Tanıtımı |
Ruhbilimden şiire, modern fizikten modern kimyaya, pek çok alanda kalem oynatan Gaston Bachelard, bu kez suyun ruhçözümlemesi üzerine eğiliyor : Çağdaş felsefenin bu önde gelen adı, Su ve Düşler - Maddenin İmgelemi Üzerine Denemede, suyun imgelerini inceliyor, maddesel imgeleminin ruhbilimini yapıyor.
Tadımlık
Aklımızın imgeleyici güçleri iki çok farklı eksen üzerinde gelişir. Kimileri yenilik karşısında gösterirler kendilerini; renklilik, çeşitlilik, beklenmedik olaydır takıldıkları. Bu güçlerin harekete geçirdikleri imgelemin betimleyecek bir ilkbaharı her zaman vardır. Doğada, bizden uzakta hanidir yaşayan bu güçler çiçekler üretirler. Öteki imgeleyici güçler varlığın temelini eşelerler; varlığın içinde hem ilk olanı hem de sonsuz olanı bulmaya çalışırlar. Mevsime ve tarihe hükmederler. Doğada, bizde ve bizim dışımızda tohumlar üretirler; biçimin bir tözün içine gömüldüğü, biçimin içsel olduğu tohumlar üretirler. Bir ağızda felsefi olarak ifade edilecek olursa, iki imgelem ayırt edilebilir: biçimsel nedene yaşam veren bir imgelem ve maddesel nedene yaşam veren bir imgelem; ya da daha kısa bir deyişle, biçimsel imgelem ve maddesel imgelem. Kısaltılmış bir biçimde ifade edilen bu son kavramlar aslında şiirsel yaratımın bütüncül bir felsefi incelemesinde kaçınılmaz gibi görünürler. Yapıtın sözün çeşitliliğine, ışığın değişken yaşamına sahip olması için duygusal bir nedenin, kalpten doğan bir nedenin biçimsel bir nedene dönüşmesi gerekir. Ama imgelem ruhbilimlerince alabildiğine sıkça dile getirilen biçimin imgeleri dışında, maddenin imgeleri, maddenin doğrudan imgeleri vardır göstereceğiz bunu. Görüş adlandırır onları, ama el tanır. Devingen bir haz tutar, yoğurur, hafifleştirir onları. Maddenin bu imgeleri tözsel olarak, içsel olarak, biçimlerden uzaklaşarak, gelip geçici biçimlerden, boş imgelerden, yüzeylerin geleceğinden koparak düşlenir. Bunların bir ağırlığı vardır, bir kalptir bunlar. Kuşkusuz iki imgeleyici gücün işbirliği yaptığı yapıtlar da vardır. Hatta ikisini bütünüyle birbirinden ayırmak olanaksızdır. En devingen, en dönüştürücü, bütünüyle biçimlere en fazla teslim olmuş hayal bile bir ağırlığı, bir yoğunluğu, bir yavaşlığı, bir tohumlanmayı muhafaza eder içinde. Buna karşılık, maddenin katı kalıcılığını ve güzel tekdüzeliğini bulmak için yeterince derinlemesine biçimde varlığın tohumuna inen her şiirsel yapıt, gücünü tözsel bir nedenin uyanık eyleminden alan her şiirsel yapıt yine de çiçeklenmeli, süslenmelidir. Okuru ilk bakışında baştan çıkarmak için biçimsel güzelliğin bolluklarını bir araya toplamalıdır. |