Kitap Tanıtımı |
"İnsan otuz altı yaşına gelinceye kadar ne istediğini bilmiyorsa, bir daha asla bilemeyecektir. Seni ve yanında seçtiğin iki arkadaşını buraya ´gerçeklik köyü´ne bekliyoruz. Sakın mutsuzluğu bilmeyen bir insan getirme. Mutsuzluğu bilsin ki cennetin değerini anlasın. Sen Helen buraya aitsin ve bir gün mutlaka geleceksin". Mektup bundan ibaretti. Helen onu dikkatle katlayarak çantasına geri koydu.
-Bundan siz ne çıkarırdınız?
-Ben hiçbir şey çıkaramadım, dedi Rena.
-Ben de, dedi Allessandra ama sonra ekledi: O üç yaşlı kadın bizi kendi yerlerine mi çağırıyorlar acaba? Bir an hepsi korkuyla ürperdi.
-"Yok canını daha neler" diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştı Helen. -"Bana da tüm olanlar garip geliyor ama bir gazeteci olarak tüm garipliklerin sonunda bağlandıkları aptallıkları görmeye fazlasıyla alışmış biriyim. ´Gerçeklik köyü´ diye bir yer ne kadar gerçek olabilir? Göreceksiniz altından mutlaka çok saçma bir şey çıkacak.
-"Peki, sonra ne oldu"? Allessandra tatmin olmaktan çok uzaklardaydı. "Hala tamamen havada asılıyım".
-Bu sene, bizim gazetenin verdiği yılbaşı partisinde hiç tanımadığım on beş yaşlarında genç bir kız yanıma yaklaştı. Kulağıma bazı şeyler fısıldadı ve hemen uzaklaşarak gözden kayboldu. -"Ağrı dağına gidecek ve resimdeki gözlerin sahibiyle tanışacaksın. Gerçek hiç bilmediğin şekliyle seni bekliyor." O gece kapıma bırakılmış üzerinde ´Ağrı" yazan bir zarf buldum. Zarfın içinden çıkan kısa cümlede,´Kutsanmayan insan aptaldır.´Yazıyordu. |