Kitap Tanıtımı |
'Avrasya’nın Balkanları' olarak nitelendirilen, Karadeniz ve Hazar Denizi arasında doğal bir kara köprüsü şeklinde yer alan Kafkasya’nın, bölgesel ve küresel bağlamda stratejik, askeri ve jeo-politik hususlarda yüksek ölçekte etkiye sahip Dağlık Karabağ Bölgesi, geçmişte olduğu gibi günümüzde de söz konusu pozisyonunu korumaya devam etmektedir. Hurrilerden Sakalara, Romalılardan Sasanilere, Hazarlardan Arap İslâm Ordularına, Selçuklulardan Moğollara, Osmanlılardan Çarlık Rusya’sına… bölgesel ya da küresel ölçekte etkin olmayı başarmış tüm güçler, Dağlık Karabağ ile birlikte bütün Kafkaslarda kalkıştıkları hâkimiyet mücadeleleri esnasında çeşitli siyasi, askeri, dini, etnik ve demografik yaklaşım ve planlama süreçlerinin doğmasına yol açmışlardır. Son olarak bölgenin kontrolünü elinde bulunduran Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’nin 31 Aralık 1991’de tasfiye olmasıyla birlikte, ABD ve SSCB arasındaki Soğuk Savaş dönemi bittiği gibi, Kafkaslar ve Dağlık Karabağ’da da yeni bir sürece girilmiştir. Bölgenin asıl sahibi Azerbaycan olmasına rağmen, fırsattan istifade, Dağlık Karabağ’ı ilhak etmek isteyen Ermenistan’ın saldırgan tutumu, başta Rusya Federasyonu olmak üzere, Türkiye, İran, ABD ve Avrupa Birliği’ni müdahil unsurlar konumuna getirmiştir... (Tanıtım Bülteninden) ) |