Kitap Tanıtımı |
Étienne Balibar,1980li yılların başlarında öğrencilerine verdiği derslerden hareketle yazdığı bu kitapta Spinoza felsefesinin yakın bir okumasını yaparak, antropolojik sorun ve siyasi sorun arasındaki ilişkiselliği Spinozacı felsefe sisteminin özgünlüğünde ortaya koyuyor. Matheron, Deleuze ve Althusserin açtığı yoldan Marxtan öğrenilenlerle Freudtan öğrenilenler arasındaki uçurum üzerine köprüler kurma imkânına dair bir çabanın ürünü olan Spinoza ve Siyaset, burjuva özlü bir siyaset anlaşıyışının reddi olarak, ontolojiyi içeren bir politik felsefenin, Spinoza sisteminin damarlarında gezdiğini ispatlıyor. Beni yazmaya iten sebepleri açıklayacağım. Bu sebeplerin ilki dinin, doğal ve insani güçlerin çıldırtıcı korkusu ve kiliselerin çıkarcı dogmatizmi nedeniyle batıl itikada dönüşerek bozulmasıdır. Açık ya da gizli savaş ile kitlelerin tutkularının iktidar sahipleri tarafından yönlendirilmesi bundan kaynaklanır. Spinoza felsefe yapma conatusunu (çabasını) böyle açıklar. Ve bu çaba onun yönetilen kitlelerin pasifliğini reddedip, üretken ve kurucu bir iktidarın politik bedeni olan çokluğa götürür. Onun, siyaseti bireysel taleplere indirgeyen başta Hobbes ve Rousseau olmak üzere toplumsal sözleşmecilerle kendi arasına koyduğu mesafe buradan gelir. Spinoza kendi döneminin diliyle, on yedinci yüzyıldaki siyaset düzleminin ve iktidar ilişkilerinin içinden yazdı. Eğer gelecek tahakkümcü iktidarların değil özgürlüğün gücünün geleceği olacaksa, on yedinci yüzyıldaki bu bilge adamın söyleyeceği çok şey var. |