Kitap Tanıtımı |
Siyasi prim yapacağım diye topluma kin ve nefret tohumları saçanlara Başbakan da olsa izin vermemeliyiz. Atatürkü sevmeyebilirsiniz, Laik Cumhuriyeti sevmeyebilirsiniz, Türkleri sevmeyebilirsiniz, Osmanlı Hanedanının olduğu gibi Bizans aşığı da olabilirsiniz. Fakat ne olur, başka Türkiye olmadığını hiç aklımızdan çıkarmayalım. Gözlerimiz ne renk olursa olsun, göz yaşlarımız aynı renktir.
Yandaş medya ile zoraki destekçiler gözleri dönmüş bir şekilde söylemlerine devam ediyorlar. Kimisi, Yüz şehit mi önemli, yoksa Aponun ev hapsine alınması mı? diyor. Bir başkası, Çanakkale Savaşında Türkler savaşmamıştır diyebiliyor. Bir diğeri, İnsanlarımızın özgürlüğü ülkenin bölünmesinden daha önemlidir diyor. En radikal öneriyi yapan ise, Türk Silahları lağvedilmelidir görüşünde. Doğum günleri ve sünnet törenleri camilerde yapılsın diyenler ise yemeğin tuzu biberi oluyor. İnanın bu söylemlere karşı söyleyecek söz bulamıyorum. Allah akıl fikir versin. Sağduyudan, vatan ve millet sevgisinden kimseyi yoksun bırakmasın.
Yoksulluk ve cehalet sanki kader gibi gösterildi. Türkiye, Avrupa Rüşvet ve Yolsuzluk Liginde hızla birinciliğe yükseldi. Bu utanç tablosunu bizlere yaşatanlar da bu ülkenin okullarında ve üniversitelerinde okumuştu. Osmanlının en kötü mirası olan cehalet ve eğitimsizlik bir kez daha toplumu ve Atatürk Cumhuriyetini vuruyordu.
Vahabilerin paraları ile cari açığın karşılandığı, hızlı bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temelinden sarsıldığı, Ulus Devlet yapısının yok edilmeye çalışıldığı, yandaşların ve döneklerin baş tacı edildiğini, otokritik bir rejime doğru gidildiği, borca dayalı bir sistemle ekonominin büyütüldüğünü, zenginin daha zengin edildiği ve yoksulların dini duyguları kullanılarak kandırıldığını söylemek bizden. İster inanın, ister inanmayın. |