Kitap Tanıtımı |
Sen, ey diliyle kardeşini yaralayan kardeş... Sözüyle kardeşinin yakasına bir daha hiç çıkaramayacağı en yapışkan, en kirli etiketi takan gafil ey...
Bilmez misin ki, kıymetini kardeşlerinin bilmediği bir kardeş, güzeller güzeli Yûsuf da olsa, ucuza satılmıştır artık. Bilmez misin ki, onuru ayaklar altına alınmış bir kardeş, rüyaların sultanı Yûsuf da olsa köle pazarına sürülmüştür.
Gıyabında kötülüğünü andın ya kardeşinin; bil ki, artık baba ocağından sürdün onu. Yâkub gibi eseflere boğdun ona emek vereni. İşitmeyişini fırsat bilerek ayıbını açık ettin ya kardeşinin, bil ki, ana kucağından düşürdün onu. Anası bile pak edemez artık kirlerini. Bir daha bilemeyeceğini bile bile, günahıyla andın ya kardeşini, sığınacağı köşelerin hepsinden kovdun onu. Tesellilerin hiçbiri yetmez hüznüne artık. Azıcık da olsa savunma hakkı tanımadan suçladın ya kardeşini, örtüneceği örtülerin hepsini çektin üzerinden. Çıplak kalmıştır artık soğuk bakışların ayazında...
Farkındasındır artık, dilin ve dudağın Yûsuf'un kardeşlerinin eylemine özenmiş. Gıybetini ettiğin kardeşini gözlerden ırağa atıyorsun, gönüllerden uzağa itiyorsun.
Haydi, kuyudan çıkar kardeşini... Susmayı dene. Olmaz mı? |