Kitap Tanıtımı |
Bu kitap, Gazi Eğitim Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü, Sosyal Bilgiler Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda 2017–2018 Bahar Dönemi’nde yürüttüğüm SB106A kodlu Felsefe dersini alan birinci sınıf öğretmen adaylarının berrak zihinlerinin ürünüdür. Zihinlerini açmak için onlara bir hayli yüklenmiş olmam, ortaya çıkan denemeler görüldüğünde affedilebilir bir durumu gözler önüne seriyor. Uzun uzun tartışılmasının yeri burası olmayan bu günlerin şartları nedeniyle, yazma becerisinden uzaklaşmış, sınav kâğıtlarında dahi birkaç paragrafı yazmaktan imtina eden gençleri düşününüz. Buna rağmen, geleceğin öğretmeni olacak bu gençler bir kurgu dâhilinde, özgün ve ön soruşturmaya dayanan denemeleri vücuda getirmeyi başarıp yazmaya cesaret ettiler. Böyle meşakkatli bir zihinsel doğurma sürecini güzel bir şekilde, birlikte neticelendirdiğimiz için öğrencilerime olan minnettarlığımı bu kitapla göstermek benim ve çalışma alanım için bir övünçtür. Zira yavaşlayıp sakin bir parkın bankında, düşünmeye ve hayal etmeye zaman kalmayan bu sosyal sürat ve belirsizlik devrinde, zihinsel doğum sancısının, fiziksel doğum sancısından hiç de aşağı kalır bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Ümitvârlığım, bu sancıya talip öğretmenlerin yetişiyor olmasıyla sürecektir. Esasen, fikir dünyamda böyle bir tasarının temelleri, yıllar öncesine dayansa da, vücuda getirmekte gerekli şartların olgunlaşması için yeterince zamanın geçmesini bekledim. Burada, hevesine gem vurmanın imkânsız olduğu alan dışı bir yüksek lisans öğrencisini tevazu ile dinleyip hâlâ süreçte olduğum kallavi bir okuma programı çizen merhum Prof. Dr. Ahmet CEVİZCİ’yi iki kelimeyle anmadan edemem: Zihnimi açtınız! En erken yiten zihinlerden biri olması üzer lakin hayattayken zihnini bunca eser üretmeye zorlamış olması kendisine karşı kalbin açıklığını da daim kılar. Ruhu şad, himmeti var olsun…SosyotopyaNeden sosyal bilgiler eğitimi? Neden ütopya ve distopya? Giriş bölümünde daha ayrıntılı ele aldığım gibi sosyal bilgiler alanı, doğası gereği; gerek öğretmen eğitimi düzeyi, gerekse ortaokul düzeyindeki ders haliyle erdemli bireylerin yetişmesi gayesini temele koyarak ideal toplumun inşa edilmesini amaçlamaktadır. Bu zihinsel inşa sürecinin somut olarak ortaya konabileceği en güzel yöntem ise ütopya ve distopya yazımıdır. Sosyal bilgiler öğretmenleri içinde bulundukları toplumun sorunlarının farkında olmalı, bu sorunlar üzerine düşünmeli ve çözümü için yaptıkları mesleğin doğası gereği yansıtıcı olmalıdırlar. Bunun için de her şeyden evvel her bir öğretmenin mesleğine özgü felsefesi olmalıdır. Felsefesini oluşturabilmesi için de zihinsel olarak bir inşa sürecinden geçmesi gerekmektedir. Bu süreci hakkıyla geçen sosyal bilgiler öğretmeni de alanın doğasında yer alan ideal toplumun inşasına azami katkıyı sağlayacaktır. Bu yöndeki çalışmalar oldukça az ve yeni olduğu için bir ilk adım olarak günümüz şartlarının sosyal bilgiler eğitimine uygun olan yeniden inşacı felsefe bağlamında aday öğretmenlerle ütopya ve distopya yazım etkinliğini gerçekleştirdik. Denemelerin her birinin başında metni imgesel olarak ifade eden ve Wabi-Sabi gibi felsefi temele de dayanan fotoğraflarını kullanmama izin verdiği için Kıymetli Hocam Prof. Dr. Bilal GÜNEŞ’e hususi olarak teşekkür ederim. Kitabın basım süreçlerinde emeği geçen tüm Pegem ailesine de teşekkürü bir borç bilirim. Tüm süreci oldukça renkli şekilde yürüttüğümüz ve sonucunda ortaya oldukça çarpıcı denemeler ortaya koyan ve kitabın mütevazı telif gelirini ihtiyaç sahibi okullara bağışlama fikrini öneren öğretmen adayı öğrencilerime de en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Umarım sizin ve ülkemizin diğer tüm öğretmenlerinin hayatını, zihinlerinde özgün olarak inşa ettikleri yapılar anlamlandırır. (Tanıtım Bülteninden) ) |