Kitap Tanıtımı |
Türkiyede sosyolojiyi ilk gündeme getirenler, devleti acilen kurtarma kaygısıyla hareket eden Jön Türkler arasından çıkmıştır. Osmanlı entelektüelleri Osmanlı Devletinin kurtuluşunu Batılılaşma politikalarında görmekte, pozitivist felsefeve sosyoloji aracılığıyla Batı toplumlarının seviyesine ulaşabileceğimizi düşünmekteydiler. Batılılaşma girişimini ise, sanayi toplumları için yazılmış Ordre et Progress (Düzen ve İlerleme) reçetelerini kendi toplumumuza uyarlayarakİttihat ve Terakki (Birlik ve İlerleme) formülüyle başaracaklarına inanıyorlardı. Pozitivist düşüncenin hikmetinden faydalanma amacıyla çıkılan yolun ilk etabında, aynı zamanda Türk sosyolojisinin de ilk safhasını oluşturan bu dönemde, bilinçli bir aktarmacılık faaliyeti görülmektedir. Sosyolojinin Osmanlı toplumundaki akademi öncesi tarihi -Ahmet Rıza, Prens Sabahattin gibi muhalif Jön Türklerin öncü girişimlerinin yanında-; Ahmet Şuayb, Suphi Ethem, Bedii Nuri, Cavid Bey, Salih Zeki, Halide Edib, Rıza Tevfik, Asaf Nefi ve Satı el-Husri gibi isimlerin bazen telif, bazen tercüme olarak üretilmiş kitaplarına ek olarak Ulum-u İktisadiye ve İçtimaiye Mecmuası (1908-1911)nda çıkan makaleleriyle başlar. Bu çalışma, Ulum-u İktisadiye ve İçtimaiye Mecmuasının analizi yolu ile pozitivizm, sosyalizm, liberalizm, materyalizm ve evrimciliğin (sosyal Darwinizmin) ülkemizdeki yüz yıllık macerasının ilk günlerinin anlaşılması için bir pencere aralamaya çalışıyor. |