Kitap Tanıtımı |
Sonuncu odanın kapısına geldiği zaman Kohenin evde olmadığına iyice kanaat getirmişti. İçeri girdi. Ve olduğu yerde donup kaldı.
Kohen, pencerenin önündeki koltuklardan birine oturmuş kendisine bakıyordu. Pijamasının üzerine giymiş olduğu ipek sabahlık kan içindeydi. Boğazındaki geniş bir yaradan hâlâ kan sızıyordu. Bir kısım pıhtılaşmış, uzayıp sarkmıştı göğsüne doğru. Gözleri açıktı. Korkuyla beraber hayret de vardı bu alabildiğine açık gözlerde.
Zuhal Kuyaşın duru bir İstanbul Türkçesiyle yazdığı, eski İstanbulun ruhunu taşıyan mekânlarda geçen Sonuncu Oda için artık bir polisiye klasiği diyebiliriz.
İlk basımından beri koleksiyoncuların ve meraklıların peşine düştüğü bu romanın, polisiye janrında yarattığı yenilik ve başarı¬sı, edebi değeriyle başa baş gidiyor. |