Kitap Tanıtımı |
Sanki, bunca sanat disiplini, bunca değişim değeri olmayan edebi, entelektüel girişim ölümle aramıza mesafe koymak için. Ölümün kendisini değil de "ölüm düşüncesi"ni yaşamak, insanı zamanın karşısında saklanmaya, sarhoş olmaya itiyor. Zaman üzerine düşünmek, sonuçta zamanlı varlıkların işi. Böyle olduğu için zaman ile ölüm ortak bir şebekenin unsurları gibi birbirlerinin çarkını çevirip durur... Üst üste yığılmış ân'lar, zamanı diri tutar ve bizi, aramızdan ayrılanlar kadar, ayrılanlarda biriken anılar kanatır. Biz, sözden, bakıştan, jestlerden ayrılacağımızı düşündüğümüz için mi ölümün gözlerine bakmaya korkarız? Öyle sanıyorum ki, müzik, resim, şiir, dans, mimari...ölüm kavramına karşı insanoğlunun geliştirdiği entelektüel reflekslerdir. Bu daire içinde düşünen, azımsanmayacak derecede insan vardır. Çünkü: "Dünyaya gelmek, ölüme başlamaktır." diye başlayan önsözüyle zengin bir içerik sunuyor. |