Kitap Tanıtımı |
İslam yönetim anlayışının temelinin Şura olduğunu ve bir takım kavramların bunu şekillendirdiğini görmekteyiz. Kur'an'ın
bir kısım ayetleri siyaset bilim ve onun temel, siyaset ve devlet düzenini kavram ve kurum olarak belirleyen ve çerçevesini bize veren anahtar kavramlarına ilişkindir. Kur'an'ın yüzde biri olan altmış civarında ayet siyasete taalluk etmektedir. Bunlar; Tevhid, itaat, hilafet, bey'at, şura, emri bil maruf ve nehyi anil münker, velayet, emanet, adalet, mülk ve hükümdür. Bu kavramların açılımı yapıldığında hemen hemen İslam'ın siyaset teorisi ortaya çıkarılmış olur.
Müslüman toplumların siyasi tarihini, çeşitli dönemlerde sergiledikleri siyaset anlayışlarını, İslâm'ın siyasi teorileri olarak nitelendirmek doğru değildir. Halifelerin yaptıkları, fakihlerin yönetme konusunda söyledikleri içtihada dayanmaktadır. Müslümanlara bırakılan bir meselede yapılacak içtihadın, zaman ve şartların değişimine göre farklılık arzedeceği kesindir. Çünkü her dönem kendi yönetimini kendi şartlan içerisinde gerçekleştirmiştir. Kur'an ve sünnet, yönetenleri ve yönetilenleri de kapsayacak tarzda beşerî ilişkilerin genel, dini ve ahlâkî çerçevesine temas etmiş olmakla birlikte, toplumların yönetim biçimini, bunun ayrıntısını, tarz ve yönetimini belirleme işini toplumsal tercihe bırakmıştır. İslâm ve metot ikiz kardeştir. İslâm asıl olup, metot ise ona giden yollardır ve değişkenlik arz etmektedir. Bir toplumun yapısına uygun olan bir şey, başka bir toplumun yapısına uygun olmayabilir "Sizden her biri için bir yol ve metod belirledik."(Maide:58) Hedefin aynı olması ille de yöntemin aynı olması anlamına gelmez. Peygamberler tarafından tesis edilen bir hukuk sistemi ve tavsiye edilen hayat biçimi zamanın ihtilaçlarına ve her toplumun kültürel gelişmesine bağlı olarak değişir. |