Kitap Tanıtımı |
İnsanlıktan çok ticaretle, tarımla, gündelik hayatın meşgaleleriyle uğraşarak bir iktidarın işleyiş çarkına kendini kaptırmış olanlar, kölelik düzeninin hükümranlığını sağlayan esas düşmanlardır ve bu düşmanlar uzaktan gelmemiş, yanı başımızda hatta bizzat içimizde bulunmaktadırlar. Yanı başımızdaki, içimizdeki düşman olmasa uzaktakiler hiçbir halt karıştıramaz diyor, Thoreau.
Yaşadığı dönemde siyasal iktidarın kölelikle, insan hakları ihlalleriyle, savaşla ilgili tüm icraatlarına karşı sade bir birey olarak mücadele etmenin, tepki vermenin yollarını arayan Thoreau, ödeyeceği her kuruş verginin masum insanların canına kastedecek bir kurşuna yatırılacağı gerekçesini ilan ederek vergi kaçakçılığı suçlamasına maruz kalırken içimizdeki düşmana karşı koymanın pratik bir yolunu işaret etmiş oluyordu. Thoreau, açık bir sosyal-siyasal etiğe "kula kulluğun yadsınması" idealine sımsıkı bağlıdır. Ancak bu yadsımanın toplumsal ve siyasal bir şiddet sınırına varması konusunda da oldukça duyarlıdır. Bunun için iktidarın nüfuz edemeyeceği şiddet-dışı bir pratik varoluş alanını işaret eder ve adını koyar bunun: "Yönetime boyun eğmeyiş" veya "kişinin boyun eğmezliği" veya yaygın tabiriyle Sivil İtaatsizlik. Bu alan, şiddete başvurmaya gereksinim bırakmayacak kadar iktidarları çıldırtan ve dönen tekerlerine çomak sokan yeterince geniş bir alandır.
Bu görüşleriyle Thoreau, Hindistan'dan Amerika'ya ve Afrika'ya bir çok özgürlük hareketinin düşünsel ve eylemsel çerçevesinin şekillenmesinde etkili olmuştur. Bunlardan belki de en önemlisi Mohandas Gandhi'nin Pasif Direniş kavramıyla ifadesini bulan eylem programıdır. Bir taraftan varolan sosyal ve siyasi sistemin radikal dönüşümünü öneren bir görüşe sahip olan Gandhi, aynı zamanda toplumun ve politikanın sınırları çerçevesindeki sosyal değişim ve politik eylemin devrimci tekniklerini geliştiren bir görüşe sahiptir. Geliştirdiği Satyagraha doktrini -en geniş anlamıyla şiddet dışı direniş- Gandhi'nin aşağılanmış kişilerin keskin acısını bir ahlakî müeyyideye çevirip saygı görme teşebbüsüdür. Buna göre devlet tabiatı icabı zorlayıcıdır ve insanlar verilmiş zorlayıcı gücü kullanma eğilimindedirler. Sonuçta her devlette şahsi bütünlük ve onurun zedelenme tehlikesi vardır. Devletin bu şekilde görüldüğü bir görüşte Kant'taki anlamıyla ahlakî bütünlük veya gerçeklik konusunda kendi vicdanına başvurabilir. Fakat, bu Gandhi'ye göre sadece zorlayıcı olmayan metodlarla yapıldığı sürece mümkündür. Kişi zorlayıcı vasıtaları kullandığı an kendisini devletle aynı iktidar zeminine koymuş olur.
Elinizdeki derleme Thoreau'nun Sivil İtaatsizlikte ilgili temel makalesinin yanısıra Thoreau'nun gerek Gandhi, gerekse başka bağlamlardaki muhtemel sonuçlarının ve uzanımlarının enine boyuna tartışıldığı yazıları içermektedir. |