Kitap Tanıtımı |
“Sabahattin Ali Türk edebiyatının ilk devrimci-gerçekçi hikâyecisi ve romancısıdır. Türk edebiyatında Sabahattin’den çok önce natüralist, hatta eleştirel gerçekçi hikâyeciler ve romancılar vardır. Bunlar üzerinde özellikle Fransız natüralizminin ve gerçekçiliğinin etkileri görülür. Ama eleştirel gerçekçilikle sosyalist gerçekliğin aşaması olan reformist, halkçı gerçekçiliğin Türkiye’de ilk hikâyeci ve romancısı Sabahattin’dir.”(Nâzım Hikmet, 1955) “Sabahattin Ali’nin hikâyelerinin genellikle klasik denecek bir yapısı vardır: Her hikâye bir konuyu işler; konu bir olaya dayanır; olay yerine geçer, bir sürece göre oluşur; süreç ‘giriş-gelişme-düğümleme-çözülme-‘ sırasını izler. Bu özellikleriyle Ömer Seyfettin geleneğini geliştiren S. Ali, Sait Faik’ten ayrılır. Bilindiği gibi, S. Faik’te izlenimler, duygular çokluk olayın üstüne çıkar; kişilerin iç yaşayışı çokluk dış yaşayıştan ağır basar; toplumsal gerçekler çokluk kişisel gerçeklerin altında kalır. S. Ali’de ise çokluk bunların tersi olur: olaylar, dış yaşayış, toplumsal gerçekler önde yürür; duygular, izlenimler, iç yaşayış, kişisel gerçekler arkadan gelir.” (Asım Bezirci, 1973) “Bir gece yarısı, bir öğleüstü, eski ustalardan hikâye okumak istedim mi, Sabahattin Ali’nin bir kitabını açar, gelişigüzel bir hikâyesini okurum. Bana göre onun eserleri güçlerinden santim yitirmemişlerdir. Aynı Çehov gibi değeri, gün geçtikçe daha iyi anlaşılacak. Tek sözcükle söylenirse, bizim en büyük çağdaş klasiğimizdir o.”(Ömer Faruk Toprak, 1973) (Tanıtım Bülteninden) ) |