Kitap Tanıtımı |
Ellili yılların başında San Francisco´da Kenneth
Rexroth´un önderliğinde bir araya gelen ve
"Beat Generation" diye anılan Jack Kerouac,
Allen Ginsberg, Gregory Corso, Gary Snyder,
William Burroughs, Philip Lamantia gibi şair ve
romancılar kuşağı Amerikan edebiyatında
kendine özgü bir yer edinmiştir.
Kerouac´ın buluşu olan "Beat Generation"
sözü "ermişlik" kavramını çağrıştıran "beatific" sözcüğünden gelmekle birlikte, daha çok yenik ve
yılgın bir yazarlar kuşağı için kullanılagelen
bir tanım olarak benimsenmiştir.
Ferlinghetti ise, hayatın anlamsız ve saçma gibi yorumlanabilecek görünümleri karşısında, sanatı
her zaman gerçek insan gereksinmelerine bağlamayı amaçlayan bir denge uzmanı gibidir. Bu yüzden kendisinin "sürrealist" değil, bir "süperrealist" olduğunu söyler. Akademik çözümlemelere ve değerlendirmelere karşı gelen neşeli bir gerçekçi:
Güneşin bir gözyaşıyım ben
bir tepeyim
şairlerin koştuğu
(Arka Kapak)
Edebiyat dünyasının son bohemlerinden Ferlinghetti, çağdaş dünyanın yaşadığı sorunlara daha eleştirel bir gözle bakmasını bilen bir sanatçının coşkulu diliyle okur karşısına çıkıyor. Hayatın anlamsız ve saçma gibi yorumlanabilecek görünümleri karşısında Ferlinghetti sanatı her zaman gerçek insan gereksinmelerine bağlamayı amaçlayan bir denge uzmanı gibidir. Bu yüzden kendisinin sürrealist değil, bir süperrealist olduğunu söyler. Akademik çözümlemelere ve değerlendirmelere karşı gelen neşeli bir gerçekçi.
Tadımlık
Lawrence Ferlinghetti: Son Bohem
Yolları dünyanın bir ucundaki San Franciscoya düşenler orada City Lights Books diye bir kitapevine de belki uğramışlardır. Charlie Chaplinin unutulmaz Şehir Işıkları filminden esinlenerek konmuş bir addır bu. Sahibi de Şarloya ve onun dünyasına yabancı olmayan biridir diye düşünürsünüz. Gerçekten de Şarlo gibi, şair Lawrence Ferlinghetti de, Peter D. Martin adlı bir arkadaşıyla önce 1953te bu adla bir dergi yayımlamaya başlamış, ertesi yıl da bu kitapevini açmış. Amacı yazdığı şiirler, yayımladığı kitaplar ve benzer görüşleri kendisiyle paylaşan yazar ve sanatçılarla yeryüzündeki insan değerlerine yabancılaşmış ruhsuz kurum ve bireylere karşı çağdaş dünyanın kültür ve sanat sorunlarına ağırlık vererek onlara daha eşitlikçi bir geleceğin bilincini kazandırmak için bir çeşit uyanış hareketi başlatmakmış.
Kısa bir süre içinde San Francisco Rönesansı adını alan bu hareketin önderi Ferlinghetti heyecanını ve verimliliğini hâlâ koruyan doksanına merdiven dayamış bir delikanlı. 1919da New Yorkta doğmuş. İtalyan göçmeni bir babayla Portekiz asıllı bir annenin oğlu. Babası kendisi doğmadan kısa bir süre önce öldüğü, annesi ise o daha beş yaşındayken bir akıl hastanesine yatırıldığı için çocukluk yıllarını bir kadın akrabasıyla Fransada geçirmiş. Amerikaya dönüşünde bir süre Long Islandda mürebbiyelik yapan aynı akrabasıyla varlıklı bir ailenin yanında kaldıktan sonra yükseköğrenimini North Carolina Üniversitesinde tamamlamış. II. Dünya Savaşında A.B.D Donanmasında teğmen olarak görevi sona erdikten sonra Columbia Üniversitesinde master çalışmalarını, Pariste Sorbonneda doktorasını tamamlamış.
Ellili yılların başında San Franciscoda Kenneth Rexrothun önderliğinde bir araya gelen ve Beat Generation diye anılan Jack Kerouac, Allen Ginsberg, Gregory Corso, Gary Snyder, William Burroughs, Philip Lamantia gibi şair ve romancılar kuşağının Amerikan edebiyatında kendine özgü bir yer edindiğini görüyoruz. Kerouacın bir buluşu olan Beat Generation sözü ermişlik kavramını çağrıştıran beatific sözcüğünden gelmekle birlikte, daha çok yenik ve yılgın bir yazarlar kuşağı için kullanılagelen bir tanım olarak benimsenmiştir. Bu yazarlardan kimisi maddeci ve yozlaşmış Amerikan toplumuna karşı çıkarak mutluluğu Doğu gizemciliğinde arıyordu. Bu akımın en ünlü temsilcisi olan Allen Ginsberg 1956da yayımladığı Çığlık şiiriyle kendi kuşağının sözcülüğünü eden bir şair olarak büyük bir üne kavuştu.
Lawrence Ferlinghetti ise 1955te yayımladığı Pictures of the Gone World ve 1958de yayımladığı A Coney Island of the Mind adlı kitaplarındaki şiirlerinde çağdaş dünyanın yaşadığı sorunlara daha eleştirel bir gözle bakmasını bilen bir sanatçının coşkulu diliyle okur karşısına çıkmıştır. Üstelik burada T. S. Eliotun Çorak Ülkesindeki kültür ve gelenekten yoksun kalmanın kötümser yakınması değil, sanat ve kültürü insanlığın durumu ile birlikte ele alınması gereken bir panzehir olarak öne sürmüştür. Hayatın anlamsız ve saçma gibi yorumlanabilecek görünümleri karşısında Ferlinghetti sanatı her zaman gerçek insan gereksinmelerine bağlamayı amaçlayan bir denge uzmanı gibidir. Bu yüzden kendisinin sürrealist değil, bir süperrealist olduğunu söyler. Akademik çözümlemelere ve değerlendirmelere karşı gelen neşeli bir gerçekçi.
Gene bu ödünsüz görüşünden yola çıkarak acıklı bir durumda olduğuna inandığı insanlığın içinde yaşadığı Endüstri Uygarlığına karşı Popülist Manifesto adlı şiirinde bütün şairleri göreve çağırır:
Siz hepiniz Kentlerin Şairleri
ben dahil, müzelerde asılı duran,
Siz hepiniz şiir hakkında şiir yazan şairlerin şairleri,
Siz hepiniz ölü dillerin şairleriyle yapıbozucular
Şairler, inin yeniden dünyanın sokağına,
Açın aklınızı ve gözlerinizi
o eski görme sevinciyle,
Temizleyin gırtlağınızı ve konuşun,
Şiir öldü, yaşasın şiir!
Korkunç gözleriniz ve boğa gücünüzle.
Devrimi beklemeyin,
yoksa siz olmadan gerçekleşecek Devrim
Şiir yağıyor göklerden
hâlâ açık olan sokaklarımıza
Henüz barikatları dikmemişler önünüze
sokaklar hâlâ canlı insan yüzleriyle
güzel insanlar hâlâ yürüyorlar orda
o güzel yaratıklar hâlâ her yerde
herkesin gizinin gözlerinde
hâlâ gömülü orda,
Whitmanın çılgın çocukları orada uyuyorlar hâlâ.
Uyanın ve şakıyın açık havada. |