Kitap Tanıtımı |
Şiirden Dergi 47. sayısı farklı bir kapak görseliyle okuyucusuna merhaba dedi. Önümüzdeki hafta şiire değer veren kitapçılarda dergi okuruyla buluşacak. Şendoğan Yazıcı, Fulya Çelik'in resmiyle harika br kapak çıkardı ortaya. Değerli arkadaşımız Fulya Çelik'in resmi derginin konusuna da uygun. Şiirden Dergi bu sayıda şiir üstüne daha çok yazıya yer verdi. Yazıyı okumaya başlayanların uzun saatlerini alacak gözüküyor dergi. Bu sayıda da şiir yine diğer dergilerin yer verdiğinden daha fazla şaire yer veriyor. İlk dosya '1980 Sonrası Şiir'i, Şiirden konuyu masaya yatırıyor. Soru yönelttiğimiz şair arkadaşların bazıları editörün sorusunu cevabı içinden görerek 'atarsın imzanı, olur', diyerek cevaplamadılar. Kimileri de düşünce tembelliğiyle karşıladılar davetimizi. Zamanları yokmuş! Dosyada Metin Cengiz, Yavuz Özdem, Hayri K. Yetik, Z. Betül Yazıcı,Efe Duyan ve Ahmet Çakmak'ın yazıları/cevapları yer alıyor. Ülkemizde hazır algıyla, öylece kabul edilen bir konuyu daha masaya yatırarak şiir ortamını konuyu düşünmeye teşvik etmiş oldu böylece Şiirden. Şairlerin algı ortamı konusuna yoğunlaşmaları, yaptıkları iş hakkında kavramsal düşünmelerinin önemi vurgulandı. İkinci dosya şair ve yazar Hüseyin Ferhad'ın şiiri üstüne. Hülya Deniz Ünal soruları sordu, Yavuz Özdem, ve Onur Akyıl şiirini değerlendirdiler. Bu sayıda Neşe Yaşın, Cafer Yıldırım, Müesser Yeniay şiiri üstüne yazılar da yer aldı. Sırasıyla Amir Or, Hakkı Zariç, Erhan Küçük yazılarıyla şairlerimizin şiirlerini değerlendirdiler. Sokak Yazıları'nda bu sayıda Celâl Soycan ve Metin Cengiz 'Hakikat ve Hakikatimsi Üzerine' adıyla, şiirimizde tam neden kastedildiği bilinmeyen bir konuya açıklık getirmeye çalıştılar. 'Hakikatimsi' ise konuya ilişkin Metin Cengiz'in tercih edip kullandığı bir terim olarak görülüyor (Celâl Soycan). Konunun ilgi çekeceğini, tartışılacağını tahmin ediyoruz ancak 'kimselerin vakti yaok artık!' Doğan Fuat bu sayıda Fatih Kök ile Abuzer Gülpınar'ın şiirlerini değerlendiriyor. İyi gidiyor Doğan Fuat. Bu sayının şairleri: Gerard de Nerval, Les Wicks, Kuberska Alicja Maria, Igor Rems, Nahid Ensafpour, Dost Çiyayi, Sylvia K. Malinoska, Celâl Soycan, Hüseyin Peker, Oya Uysal, Metin Cengiz, Yusuf Alper, Hayri K. Yetik, Yavuz Özden, Zeynel Çok, Ogün Kaymak, Yaprak Öz, Senem Gökel, Onur Akyıl, Müesser Yeniay, Çayan Okuduci, Fatih Akça, Erhan Karakiraz, Atalay Saraç, Arif Mete, Kamil Çağlar Aksu. Bu sayının çevirmenleri: Aydın Meriç, Anıl Ceren Altunkanat, Yeliz Altınel, Özlem Vural, Çayan Okuduci, Tuğçe Tekhanlı. Dergiye şiir gönderen ve şiirlerinin yayımlanmasını bekleyen şair arkadaşlarımızın bizleri anlayacağını umuyoruz. Her sayıda yaklaşık aynı sayıda şaire yer vermek derginin şiirimizde önemini de gösteriyor. Mevcut dergilerin hiçbirinde bu kadar nitelikli şiir yer almıyor. Bunu da belirtmek isteriz. Şiirden Dergisi'nde şiiri yayımlamanın şiir yolunda önemli bir çıta atlandığı anlamına geldiği yolundaki düşüncelerin doğruluğu da görülüyor. EDİTÖRDEN Yavuz Özdem'in bu sayının birinci dosyasın- daki yazıda iki şey oldukça dikkat çekici. İlki 1980 sonrasını değerlendirirken Nurdan Gür- bilek'in Vitrinde Yaşamak'ına referansla bu dö- neme ilişkin önemli ve tartışılması gereken bir tespiti bize hatırlatması. O da bu dönemde 'o güne kadar bastırılmış, kültürel ifade imkânlarından yoksun bırakılmış içeriklerin 80'lerde bir biçimde 'geri dönmesi. Yani İslami Yükseliş, taşradaki kültürel değişim-dönüşüm ve bunun yansımaları, cinsel, kimliksel hakların dikkate değer politik güç olarak yerini alması, Kürtlerin, Romenlerin keşfi, velhasıl farklı olanları tanımamız. 1980 sonrası belli bir süreçte yaşanan bu olgunun (ki 1990'larda daha görünür olmuştur bu özellikler) 1980 kuşağına atfedilen 'geçmişe sahip çıkmak, her düşün-ceye kucak açmak' gibi özelliklere sığdırılmaya çalışılması elbette Murat Belge'nin aşağıda değineceğimiz tespitini akla getiriyor. Oysa bu değişim-dönüşüm daha büyük çapta bir sosyal hareketliliğe işaret ediyor. Diğer olgu da Murat Belge'den referansla bu dönemde kültürel oluşumların bütün bu zenginleşmeye, farklı olanların, ötekilerin siyasi sahneye çıkmasına karşın 'meritokratik' olmaması, yani bireylerin liyakatına dayanmaması, kayırmaya, kol-lamaya, kişisel ilişkilere dayanması. Söylenmek istenen 1980 sonrası yaratılan kanonun kim-liğini betimlemeye yönelik oldukça bilgilendirici ve dikkat çekici bir tespit (M Belge, Kitaplık Dergisi, Ocak 2004). İki, üç, bilemedin dört sayı çıkan ve belli bir arkadaş çevresinde dolaşımda olan dergilerde kapsayıcı olmaktan uzak, zayıf ve içeriği belirsiz tespitlerle bir kuşak yaratmak çabasının oldu bit-tiye getirilerek 'kanon ' olarak dayatılması 'me-ritokratik' olmayan özelliğini de seriyor gözler önüne. Gelecek sayıdaki 'Ana Akımlar' dosyasında bu konuyu tartışmak dileğiyle. Bu sayının 'Şiir Belleği'nin şairi Hüseyin Ferhat. 1. dosya ise '1980 Sonrası Şiir'. İtalyan Şairi Laura Garavaglia'nın kitabını özellikle tavsiye ederiz. Laura Garavaglia İtalya'nın Milano şehrine bağlı Como şehrinde yaşıyor. Como Gölü'nün serinlettiği bu küçük ama güzel şehirde bir de dünyaca önemli bir festival düzenliyor Laura Garavaglia: Festival Internazionale Europa in Versi. Bu yıl 18-20 Mayıs arasında festivalin sekizincisi düzenlenecek. Garavaglia bu festival kapsamında genç şairler arasında bir de şiir okuma yarışması yaparak gençleri teşvik ediyor. Laura Garavaglia'nın şiiri anlatımcı bir şiir. Karşılaştığı kimi meseleleri şiirle çözmek, başkalarına bu meseleyle ilgili şiir düşüncelerini iletmek onun poetikası. Hayatı yalnızca dünya ile sınırlamıyor, daha geniş, evren düzeyinde ele alıyor, evrendeki yıldızların, gezegenlerin hareketliliğinin insan hayatı ile kesişen ortak yönlerini imliyor. Örneğin zamanı sorun ettiği bir şiirinde zamanın da bir gün tükeneceğini, insanın yokluğa karışacağını, açıklanmamış formüller gibi zamanın biteceğini söylerken günlük hayata şöyle dönüş yapıyor: 'Sabahın zayıf yıldızı/ günlerinden macerasını çalıyor.' Geniş bir perspektiften bakıyor. Yukarıda açıklanmamış formüller gibi dedik. Bu söz, alıntıladığımız iki dizenin hemen üstünde yer alan bir dize. Ve Laura Garavaglia'nın matematikle nasıl içli dışlı olduğunu,hayatında matematiğin kapsadığı önemi de gösteren bir dize. Hayat şair için evrenin bir kalp atışı gibi. Her şey o kalp atışına bağlı. Güneş, rüzgâr ve günlük hayatımız. Farklı bir ses, değişik bir şiir. Şiir okurlarının ilgi göstereceğini düşünüyoruz. -Metin Cengiz (Tanıtım Bülteninden) ) |