Kitap Tanıtımı |
Şiir Konuşması, Oktay Rifatin 1940lardan 1980lere uzanan, yaklaşık kırk
yıllık düşünsel güzergâhını ortaya koyan yazılarını bir araya getiriyor...
Azgelişmiş toplumların başlıca özelliklerinden biri de gelişmiş
toplumlardan kültür dışalımı yapmalarıdır. Azgelişmişliği işleyen bütün
toplumbilimciler bu özelliğin üstünde duruyorlar. Gözlem doğrudur ama
eksiktir. Azgelişmiş toplumun sanata, bilime, tekniğe, felsefeye gereksinimi
vardır, ama bu gereksinmeye ve bütün çabalara karşın kültür dışalımı
gerçekleştirilemiyor. Sanatı ele alalım. Şinasiden hatta daha öncesinden bu
yana Batı sanatına özendik, öykündük, Batı sanatını doyurucu anlamda
getirebildik mi? Sözgelimi 19. yüzyılın ikinci yarısında Batıyı çılgınca
saran simgeci akımdan Haşimin mercan dallarıyla birkaç leyleğinden, Piyale
önsözünden başka ne geçti elimize? Batı sanatının, Memet Fuatın deyimiyle
bir çatışmanın yani bir çöküşün ama aynı zamanda bir oluşun içinde
bulunduğunu anlamak istemeyenler galiba bu kültüre yanaşamadıkları için
karşı çıkıyorlar. Gerici sanat adamının deneylerinden ders almasını bilen
ilerici, öğrendiklerini kendi sanatına yararlı kılmayı da beceriyor. Başka
bir memlekette bir bunalım felsefesi olan varoluşçuluk, Fransada Sartreın
elinde kılık değiştirerek insancıl bir öğretiye dönüşüyor. Bir Fransız
düşünürü Alain, boşalan sanat yelkenini yeniden şişirmek için başka
toplumların sanatına öykünmelerini öğütlüyor Fransız sanatçılarına. |