Kitap Tanıtımı |
Sözleşme öncesi beyan yükümlülüğü sigorta sözleşmelerinin en önemli konularından birini teşkil etmektedir. Sigortanın temel mantığı da düşünüldüğünde sigortacının riski doğru tespit edebilmesi ve ona göre primi tayin edip gerekli önlemleri alabilmesinde sigorta ettirenin sözleşme öncesinde vereceği bilgiler son derece önemlidir. Hatta sigortacılığın ilk dönemlerinde söz konusu hususların tespitinde yegane kaynağın bahse konu beyan yükümlülük olduğunu söylemek çok yanlış olmaz.
Sigortacılığın bu ilk dönemlerine nazaran riskin tayininde önemini kısmen yitirmiş gibi görünse de uygulamada taraflar arasındaki uyuşmazlıkların yine büyük ölçüde sözleşme öncesi beyan yükümlülüğüne aykırılıktan kaynaklandığı görülmektedir. Bu sebeple konu 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu'nda da toplam 9 maddede eskisine nazaran çok geniş bir şekilde düzenleme altına alınmıştır. Özellikle Eski Kanun zamanındaki uygulama ve tartışmaların dikkate alınarak hazırlandığı anlaşılan düzenlemeler ile yargı kararlarına yönelik önemli değişikliklerin olacağı muhakkaktır. Ancak maalesef söz konusu düzenlemeler bu haliyle de bir takım karışıklıklara ve farkı yargı kararlarının ortaya çıkmasına sebep olacak niteliktedir. Nitekim hükümlere yönelik henüz tasarı aşamasında iken dahi önemli eleştiriler mevcut olmasına rağmen kanunlaşma aşamasında bu eleştirilerin bir çoğunun dikkate alınmadığı görülmektedir.
Bu durum karşısında -Sigorta Sözleşmesinde Sözleşme Öncesi Beyan Yükümlülüğüne Aykırılık ve Sonuçları- konulu çalışmamız ile özellikle uygulamada farklı yargı kararlarının önüne geçileceği umulmaktadır. Zira konuya yönelik kanun maddeleri anlam ve yorum karışıklıklarına sebep olacak niteliktedir. Bir çok hükmün ilk kez uygulanacağı ve yorumlanacağı da dikkate alındığında meselenin genel özellikleri ile anlam bütünlüğü içerisinde ele alınması son derece önem arz etmektedir. Bu çalışma ile hükümler kendi içinde ve tutarlı bir şekilde incelenmekte ve Türk ve Yabancı doktrin kararları çerçevesinde kanaatlerimiz belirtilmekte; böylece Yeni Kanun zamanında oluşacak yargı kararlarına yardımcı olunması amaçlanmaktadır.
II. -İNCELEME PLÂNI VE KONUNUN SINIRLANDIRILMASI
Sigorta Sözleşmesinde Sözleşme Öncesi Beyan Yükümlülüğüne Aykırılık ve Sonuçları konulu çalışmamızda temelde aykırılık halleri ve bu hallerin Kanun'da geniş bir şekilde düzenlenmiş olan sonuçları incelenmiştir. Ancak elbette, bunun için beyan yükümlülüğüne aykırılığın anlam ve kapsamının da açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Bu kapsamda konu dört bölümde ele alınmıştır. Beyan Yükümlülüğü ve Sınırları başlıklı birinci bölümde genel olarak bahse konu yükümlülüğün tanımı ve özellikle önemli husus kavramına değinilmiştir. Konunun daha detaylı ve karşılaştırmalı olarak anlaşılmasına katkıda bulunacağı düşüncesi ile beyan yükümlülüğünün düzenlenmesi gereğine yönelik ileri sürülen görüşler ile beyan yükümlülüğünün hukuki niteliği ayrıca ele alınmıştır. Keza yükümlülüğün varlığını tayin için sözleşme öncesi önemli hususların yetkili kişilerce doğru kişi veya kişilere yapılması önem arz etmektedir. Temelde sigorta sözleşmesinin tarafları olan sigortacı ve sigorta ettirenden ibaret olan bu kişilere sözleşmenin temsilci aracılığı ile yapılması halinde temsilciler ve üçüncü kişi lehine yapılması halinde de sigortalı ve riziko şahsı gibi üçüncü kişiler dahil olmaktadır. Bu sebeple birinci bölümde bu kişilerin beyan yükümlülüğündeki fonksiyonları da ayrı başlıklar altında incelenmiştir.
Çalışmanın ikinci bölümü ise beyan yükümlülüğüne aykırılığın tayin ve tespitine yönelik açıklamalardan oluşmaktadır. Bu bağlamda aykırılığın anlam ve kapsamı ile kusur kavramı ele alınmıştır. Özellikle aykırılığın varlığında kusur şartının aranması gerektiği, doktrindeki hakim görüşün aksine gerekçeli bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. Bunun gibi Eski Kanun'un aksine 6102 sayılı kanunda açık bir şekilde düzenlenen beyan yükümlülüğünde bağlantı meselesi de ilgili hüküm temelinde incelenmiş ve buna bağlanan sonuçlar gerekçeli bir şekilde açıklanmıştır.
Üçüncü bölüm, tartışmasız çalışmamızın en önemli kısmını teşkil etmektedir. Zira uyuşmazlıkların kaynağı ve dolayısıyla çalışmanın uygulamaya yönelik kısmı, Beyan Yükümlülüğüne Aykırılığın Sonuçları başlıklı üçüncü bölümdür. Bu bölümde ilk olarak Kanun'un aykırılığın sonuçlarına yönelik düzenlemesinde yer alan temel eksiklerin tespiti yapılmış ve söz konusu eksikliklerin özellikle genel hükümlerden hareketle tamamlanmasına yönelik görüşlerimize yer verilmiştir. Zira Kanun'un ilgili maddesinde aykırılığın riziko gerçekleşmeden önce ve sonra olmak üzere iki sonucu düzenlenmiştir. Ancak söz konusu aykırılığın taraflar arasında henüz bir sözleşme ilişkisi kurulmadan önce ve daha da önemlisi sigorta tazminatının ödenmesinden sonrasına yönelik sonuçlar da vardır ve Kanun'da düzenlenmemiş olan bu sonuçlar genel hükümlerden hareketle açıklığa kavuşturulmuştur.
Buna karşılık Kanun'da riziko gerçekleşmeden öncesi ve riziko gerçekleştikten sonra fakat henüz tazminat ödenmeden öncesine bağlanan sonuçlar geniş bir şekilde ele alınmıştır. Nitekim aykırılığın riziko gerçekleşmeden önce tespiti halinde Kanun Koyucu cayma veya prim farkı talep etme olmak üzere iki sonuç öngörmüştür ki, bu sonuçlardan biri ve Eski Kanun zamanında tartışılan ve muhtemelen Yeni kanun zamanında da tartışılacak olan cayma hakkı, hukuki niteliği, içeriği ve sonuçları gibi başlıklar altında açıklanmıştır. Keza aykırılığın riziko gerçekleştikten sonrasına yönelik sonuç ise sigortacının tazminat borcunun kısmen veya tamamen ortadan kalkmasına yöneliktir ki, konu detaylı bir şekilde tetkik edilmiştir.
Nihayet dördüncü bölümde, çalışmada tekrara düşmemek düşüncesi ile beyan yükümlülüğüne aykırılığın sonuçlarına yönelik uygulanacak ortak hükümlerden aykırılık beyanının yapılacağı şahıs, beyanın şekli ve sigortacının aykırılığın sonuçlarından kaynaklanan haklarının kaybı halleri açıklanmıştır. Keza bu bölümün diğer önemli başlıkları da sigorta poliçesinin veya sigorta sözleşmesinin devrinin taraflar arasındaki ilişkiye etkisi Kanun'un konuya yönelik hükümlerinde yer almamasına mukabil sigorta hukuku |