Kitap Tanıtımı |
İnsan dünya da var olduğundan beri din ve sporla iç içe bir yaşam sürmüştür. Dini inançların birçoğunda öldükten sonrasına ait farklı inançlar vardır. Bu farklı inançlara bağlı olarak "ölüm ötesi" için ibadet ve tapınma şekilleri yapılır. Spor ise daha çok bu dünya hayatında daha sağlıklı ve daha güçlü olmak için yapılan uygulamalar sınıfına dâhil edilebilir. Din ve spor, yaşadıkları toplum içerisinde bir birleri ile etkileşim içerisinde olmuşlardır. Her iki kavramda toplumlar içinde yaşanan üstün olma isteklerinde araç olarak kullanılmıştır. Din bazen sporu yasaklamış karşı çıkmış, bazen de kendi amaçları için bir alet olarak kullanmıştır. Bu bağlamda din adamları kimi zaman spor ve sporcuların düşmanı olurken kimi zamanda en büyük destekçileri olabilmişlerdir.
Budizm, Hindistan'da doğmuş ama başka ülkelerde yaşama imkânı bulmuş olan bir dindir. Bu ülkelerden biri olan Çin, kalabalık nüfus yapısı ve zengin sosyokültürel yaşamı içinde Budizm'i eritip yeni bir şekil vermiştir. Zen, Budizm'in Hint orijinini değil Çin versiyonunu yansıtan bir mezheptir. Shaolin Tapınağı, özünde hiçbir canlıya zarar vermeme prensibini barındıran Budizm ile mücadele sanatı çalışılan bir yer olmuştur. Shaolin Tapınağı'nın ise özellikle sinema sektöründeki gelişmelere bağlı olarak kendi adıyla anılan Kung Fu sitili ile popülerliği artmıştır. Diğer tapınaklardan farklı olarak her yıl binlerce kişi tarafından ibadet için değil de spor öğrenmek için ziyaret edilen bir yer haline gelmiştir. |